Op. Dr. Tahsin SAYGI
Bel Fıtığının (Lomber Disk Hernisi) Tanımı, Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
Omurgamız, vücut ağırlığımızı taşıyan ve içerisinden geçen omurilik üzerinden sinirsel uyarıların beyinden vücudumuza ulaşmasına aracılık eden karmaşık bir yapıdır. Bu sinirsel uyarılar sayesinde kaslarımız kasılıp gevşer ve hareket edebiliriz. Omurgamızı oluşturan omur adını verdiğimiz kemikler arasında "amortisör" işlevi gören diskler bulunmaktadır. Bu diskler omurların ‘’arasında’’ olduğu için intervertebral disk olarak da adlandırılır. Disklerin dış kısmında anulus fibrozus adında lifli bir dış tabaka bulunur. Diskin ortasında ise anulus tarafından çevrelenen nükleus pulpozus adlı jel benzeri bir yapı bulunmaktadır. Diskin yapısının bozulması ya da anulus adlı yapının yırtılması ile nükleus pulpozus anulusun dışına çıkarak fıtıklaşır. Fıtıklaşmanın belde olmasına bel fıtığı adı verilir. Fıtıklaşmanın neticesi olarak omuriliğe ve omurilikten çıkan sinirlere baskı oluşur. Oluşan baskı nedeni ile sinirin elektrik iletiminde adeta bir kısa devre oluşur ve de bu kısa devre nedeni ile hastada birtakım şikayetler oluşur.


Bel Fıtığının Nedenleri Nelerdir?
Risk Faktörleri
- Uzun süreli oturma
- Aşırı kilo
- Ağır kaldırma
- Dengesiz bir şekilde yük kaldırma
- Travma
- Gebelik
- Tekrarlayan eğilme veya bükülme hareketleri
- Alkol, sigara, madde kullanımı
- Kimyasallar (İlaçlar, çamaşır suyu, deterjanlar ve diğer temizlik ürünleri, kozmetik ürünler)
- Karbonhidrattan zengin beslenme
- Hazır ve paketlenmiş gıdalar ile beslenme
- Hareketsiz yaşam
Bu faktörler, bel fıtığı gelişim riskini artırabilir ve dolayısıyla bu durumların önlenmesi veya kontrol altına alınması, bel fıtığından korunma açısından önem taşır.
Bel Fıtığının Belirtileri
Bel fıtığında omurilik ve/veya omurilikten çıkan sinire bası olması nedeni ile bir takım şikayetler oluşur. Vücudumuzda oluşan ağrıların sebebi çoğunlukla ilgili bölgede kan dolaşımında bozulma olmasıdır. Bel fıtığında da şikayetlere sebep olan asıl hadise sinire olan basının sinirin damarlarına da baskı yapması nedeni ile sinire gelen kan dolaşımında azalma olmasıdır. Eğer baskı nedeni ile sinirin kan akışı ciddi düzeyde azalırsa bu durumda şiddetli ağrı ve/veya uyuşma ve/veya felç meydana gelir. Küçük bir fıtık sinire ait büyük bir damarına bası yaparsa ya da sinirin kan akışını ciddi düzeyde bozarsa bu durumda şikayet şiddetli olur. Büyük bir fıtık sinirin küçük bir damarına bası yaparsa ya da sinirin kan akışını bozmaz ise bu durumda fıtık büyük olmasına rağmen şikayetler daha hafif olabilir. Peki ağrı ve/veya uyuşma neden olur? Vücudumuzdaki sinirler beyindeki elektriği vücuda iletirler. Fıtık sinire baskı yapınca kan dolaşımındaki azalma nedeni ile sinirin elektriği iletiminde bozulma olur. Bu durumu kısa devre yapan bir kabloya da benzetmek mümkündür.
İşte bu kısa devre nedeni ile istemsiz ve kontrol dışı kas kasılmaları meydana gelir. Nasıl spor yapınca kaslarımız ağrıyor ise benzer durum istemsiz kas kasılmalarında da olacaktır. Ağrının şiddeti ile basının şiddeti ya da fıtığın boyutu arasında doğru orantı bulunmamaktadır. Büyük bir baskı olup hafif ağrı olabilir ya da tam tersi küçük bir baskı olup şiddetli ağrı olabilir. Ağrının şiddeti ile basının şiddetinin arasında bir doğru orantı bulunmamasının sebebi ince anatomik detaylarda saklıdır. Ayrıca ağrıya uyuşma ve felç de eşlik edebilir. Eğer bası nedeni ile sinirin kan akışı kritik düzeyde bozulursa bu durumda sinir fonksiyonlarını hiç yerine getiremez ve elektrik akımını kasa iletemez hale gelir. İşte bu durumda da ilgili kasta felç olur. Felç sadece bacak kaslarında olmaz. İdrar yapmamızı, idrarımızı tutmamızı, büyük abdestimizi tutmamızı sağlayan sinirler de belden gelmektedir. İşte bu sinirler felç olursa bu durumda ek olarak idrar kaçırması, idrarı yapamama ve büyük abdest kaçırma gibi daha ciddi belirtiler oluşur. Yine nadir görülen bir felç türü ise cinsel fonksiyon bozukluğudur. Eğer felç uzun süre devam eder ve kas çalışmaz ise zamanla atrofi dediğimiz durum gelişebilir ve kas küçülmeye başlar. Kas küçülmesinin varlığını anlamak için aralıklı olarak bacak çaplarının kıyaslanması gereklidir. Tüm bunlara ilave olarak bazen de bel fıtığına bağlı ani olarak gelişen bel eğriliği (skolyoz) görülebilir.
Bel fıtığı belirtileri kişiden kişiye değişebilir ancak toparlamak gerekirse genellikle karşılaşılan belirtiler şunlardır:
- Bel ve sırt bölgesinde ağrı
- Sinir baskısı sonucu kalça veya bacaklarda hissedilen ağrı
- Uyuşukluk veya karıncalanma
- Güçsüzlük
- Öksürme veya hapşırma sırasında ağrının artması
- Yürüme sırasında zorlanma
- İdrar kaçırma ya da idrarı yapamama
- Büyük abdest kaçırma ya da büyük abdesti yapamama
- Cinsel fonksiyon bozukluğu
- Bacakta incelme
- Belde ani gelişen eğrilik (skolyoz)
Bu belirtiler, bel fıtığının varlığını işaret edebilir ve bu durumun teşhisi ve yönetimi için bir sağlık profesyoneline başvurulması gereklidir.
Bel Fıtığı Ameliyatı Ne Zaman Gerekir?
Bel fıtığı tedavisinde ameliyat, genellikle konservatif (ameliyat dışı) tedavilerin başarısız olduğu durumlarda veya hastanın sinir basısı nedeniyle ciddi kuvvet kaybı yaşadığı, idrar-büyük abdest kaçırma gibi nörolojik problemler ortaya çıktığında önerilir. Ameliyatla, baskı altında olan sinir kökü rahatlatılarak ağrının ve diğer semptomların azaltılması amaçlanır.
Bel Fıtığı ile Karışabilen Hastalıklar
Çoğu hastalıkta olduğu gibi bel fıtığı ile de karışabilen hastalıklar vardır. Örneğin belde omurga ya da omurilik tümörü olması, kalça ve diz eklem sorunları, bacaklarda damar tıkanıklığı olması, huzursuz bacak sendromu, romatizmal durumlar, priformis sendromu, bacakta sinir sıkışması vb. de bel fıtığına benzer şekilde ağrıya sebep olabilirler. Bütün bunlar genellikle iyi bir fiziksel ve radyolojik muayene ile kolayca tespit edilebilmektedir.
Bel Fıtığı Nasıl Teşhis Edilir?
1.Muayene
Bel fıtığının teşhisi, doktorun fiziksel muayenesi ile başlar. Bu aşamada, ağrının yayılımı, refleksler ve kas gücü değerlendirilir.
2.Radyolojik görüntüleme
Teşhis için mutlaka manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gereklidir. MRI için uygun olmayan hastalarda (metalik kalp kapağı, kalp pili, vücutta metalik implant vb) bilgisayarlı tomografi (BT) ile teşhis koyulmaya çalışılır. BT ile teşhis koymak çoğu zaman mümkün olmayabilir çünkü BT esas olarak kemiklerle ilgili kaliteli görüntü sağlar, fıtığı asıl gösteren ise yumuşak dokuda kaliteli görüntü sunan MRI’dır. Kliniğimize başvuran neredeyse tüm hastalara MRI tetkikini yapabilmekteyiz. Daha önce farklı merkezlerde ‘’MRI çekilemez’’ denilen hastalara bile MRI çekebilmekteyiz. Bu yüzden hemen tüm hastalarımızda teşhisi koyma konusunda MRI ilk tercihimizdir. Bazen bel kaymasından ya da eğrilikten şüphe edilirse ek olarak röntgen de çekilebilir.
3.Elektrofizyoloji (EMG-Sinir iletim çalışmaları)
Bazı durumlarda teşhis için elektromiyogram (EMG) adlı yönteme de başvurmak gerekebilir. EMG ile baskı altında olan sinirin elektrik iletisi ölçülür. Birden fazla seviyede kanal daralması olması durumunda hangi seviyenin şikayete neden olduğunu anlamak için kullanılabilir. Ayrıca sinir sıkışması gibi ek durumların da ortaya koyulması açısından oldukça faydalıdır. Omurilik hasarı şüphesinde ise tanıya yardımcı olur.
Bel Fıtığı Tedavisi
Bel fıtığı tedavisinde birden fazla yaklaşım bulunmaktadır ve bu yaklaşımlar genellikle kişinin yaşadığı belirtilerin şiddetine ve süresine, muayene bulgularına, kişinin yaşına, eşlik eden diğer hastalıklara ve en önemlisi de MR’daki bulgulara bağlı olarak değişiklik gösterir. Eğer muayenede felç bulgusu yoksa ya da muayene sonucunda felç riskinin yüksek olduğu öngörülmüyor ise bu durumda bel fıtığı için öncelikle ameliyat dışı tedaviler yapılır. Eğer muayenede felç varsa ya da felç riskinin yüksek olduğu ön görülüyor ise bu durumda cerrahi tedavi gereklidir. Tedavi seçeneklerini 2 başlık altında toplamak mümkündür:
1- Ameliyat Dışı Tedavi Seçenekleri
1a) Konservatif Tedaviler
1b) Minimal İnvaziv Girişimsel Tedavi Yöntemleri
1 – Ameliyat Dışı Tedavi Seçenekleri
a) Konservatif Tedaviler
- Yatak istirahati,
- Ağrı kesici-kas gevşetici-kortizon-sinir sistemi üzerinden etki eden antiepileptik ilaçlar (pregabalin, gabapentin vb) ve vitaminler (B12, alfa lipoik asit)
Ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçların genel etkisi ağrıyı kesmek, iltihabı ve ödemi azaltmak şeklindedir. Ağrı vücut için bir sinyal görevi gördüğü için mümkün olduğunca ağrıları kesmemek gerekir. Eğer dayanılmayacak kadar şiddetli (ağlatan tarzda) ağrı var ise böyle anlarda bir adet ağrı kesici alınabilir ama bunun dışında mümkün olduğunca ağrı kesicilerden uzak durmak gerekir. Unutulmamalıdır ki uzun zaman insanların sorgulamadan kullandığı birçok ilaç bir takım yan etkilerin tespit edilmesi ile toplatılmakta ve firmalara ciddi tazminat davaları açılmaktadır.
(https://www.bbc.com/). Yukarıdaki linke tıkladığınızda bunun örneğini göreceksiniz. Bir diğer ilaç grubu olan kortizon da iltihabi reaksiyonu ve ödemi azaltabilir ve şikayetlerin gerilemesini sağlayabilir. Ağrı kesicilerden olduğu gibi kortizondan da mümkün olduğunca uzak durmak gerekir fakat geçmeyen ağrıda ya da artık ameliyat mı olsam dedirten durumlarda kortizon da kullanılabilir. Genelde insanlar kortizon kullanmaktan çok korkarlar çünkü yan etkilerinin çok fazla olduğu halk arasında kulaktan kulağa dolaşır. Kısa süreli kortizon kullanmak dünyanın sonu değildir. Ameliyat olsam mı diye düşünülen durumlarda kortizonu da denemek gerekir. Unutulmamalıdır ki kısa süreli kortizon kullanmanın riski ameliyattan fazla değildir. Bir diğer ilaç grubu olan antiepileptik ilaçlar da bel fıtığında şikayetleri ciddi düzeyde azaltabilir. Sinir lifleri aslında canlı bir elektrik kablosuna benzetilebilir. Görevi beyinden kaynaklanan elektriksel uyarıları vücuda iletmek olan sinirlere fıtık baskı yaptığı zaman elektrik iletisinde kısa devre tarzında bozulmalar olur ve bu kısa devreler istemsiz kas kasılmasına yol açarlar. İstemsiz kas kasılması ise ağrıya sebep olur. Antiepileptik ilaçlardan olan pregabalin ve gabapentin bu kısa devreyi ortadan kaldırır ve bu sayede ağrılar azalır. Bu grup ilaçlardaki en büyük handikap bağımlılık potansiyeli olmasıdır. Bu yüzden bu grup ilaçları da mümkün olduğunca son çare olarak kullanmak gerekir. B12 ve alfa lipoik asit sinir dokunun işlevi için gerekli ve önemli vitaminlerdir. Bu vitaminlerin eksikliği sıkça söz konusu olabildiğinden bel fıtığı olan hastaların bu vitaminleri alması tavsiye edilir. Çoğu bireyde mide ve sindirim sistemi sorunu olduğu için B12 eksikliği görülmektedir. Eğer sindirim sisteminde problem varsa bu durumda emilim sorunu olacağından dolayı B12’yi almak bir işe yaramayacaktır. Bu yüzden B12’yi dil altı almak ya da enjeksiyon şeklinde almak genellikle daha faydalıdır.
- Kapsaisin içeren yakı yapıştırma,
Kapsaisin biberin etken maddesidir ve kan dolaşımını artırıcı bir etkisi vardır. Bu yüzden bel fıtığında kapsaisin içeren yakı yapıştırmak şikayetleri önemli oranda azaltabilir.
- Fizik tedavi ve rehabilitasyon (ems, parafin, masaj, kuru iğne, graston, kupa, akupunktur, manuel terapi, traksiyon, karyopraktik, egzersiz, ısı ve soğuk uygulamalar)
Isı uygulamaları ilgili bölgedeki kan akışını artırabilir. Kan akımının artması neticesinde bağışıklık sisteminin iyileştirmeye yönelik aktivitesinde artış oluşabilir. Bu sayede diskin omurilik ve/veya sinire yaptığı basınç azalabilir ve hatta fıtık küçülüp var olan felç bile düzelebilir. Bu yüzden bel fıtığında ameliyat düşünülmeyen durumlarda mümkün oldukça fizik tedavi yöntemlerinin ilk seçenek olarak kullanılması tavsiye edilir. Uzman tavsiyesi ile bel fıtığında yapılacak egzersizler ise çok önemlidir. Bu egzersizlere ömür boyu devam etmek gerekir.
Her tedavinin bir de riski olduğu gibi düşük ihtimalle de olsa konservatif tedaviler bazen tam tersi etki gösterip şikayetlerin artmasına sebep olabilir ve hatta kişinin ameliyat olmasını gerektirecek sonuçlar doğurabilir. Hangi yöntemin uygulanması konusunda kişinin mutlaka bir fizik tedavi ve beyin cerrahisi uzmanından fikir alması önemlidir.
b) Minimal İnvaziv Girişimsel Tedavi Yöntemleri
Bel fıtığı için uygulanan minimal invaziv girişimsel tedavi yöntemleri, çoğu hastanın semptomlarını önemli ölçüde azaltabilir ve günlük yaşamlarına devam etmelerini sağlar. Bu yöntemlere ve etki mekanizmalarına sıra ile değinelim:
- Nöralterapi
Lidokain ya da prokain adlı anestezik ilacın serum ile karıştırılarak ince enjektör yardımı ile ilgili bölgeye enjekte edilmesidir. Amaç ilgili bölgede elektrik akımının yeniden düzenlenmesi ve kan dolaşımının artırılmasıdır. Epidural enjeksiyon ile benzer şekilde fıtığı küçültmez. Nöralterapi uygulanırken epidural enjeksiyonda yapıldığı gibi röntgen çekilmez. Nöralterapi ile geçici ya da uzun süreli rahatlama sağlayabilir. Bazı hastalarda ise hiç işe yaramayabilir. Bazen tek bir seans ile şikayetler ciddi düzeyde azalabilir, bazen de birden fazla seans ile yanıt alınabilir, bazen de hiç işe yaramayabilir. Bazen de ameliyat olunmasına rağmen geçmeyen ağrı nöralterapi ile geçebilir.
- Proloterapi,
Dekstroz adlı maddenin serum şeklinde ince enjektör yardımı ile ilgili bölgeye enjekte edilmesidir. Amaç ilgili bölgede kontrollü bir iltihabi reaksiyon oluşturmaktır. Oluşturulan iltihabi reaksiyonun oluşturduğu hasarı vücut tamir eder. Bu tamir gerçekleşirken fıtığın sebep olduğu hasar da tamir edilip ağrılar da ortadan kalkabilir. Epidural enjeksiyon ile benzer şekilde fıtığı küçültmez. Proloterapide de epidural enjeksiyonda yapıldığı gibi röntgen çekilmez. Yine epidural enjeksiyonda olduğu gibi proloterapi de geçici ya da uzun süreli rahatlama sağlayabilir. Bazı hastalarda ise hiç işe yaramayabilir.
- Radyofrekans
Bel omurları arasındaki faset eklemlerin duyusunu alan sinirlerin ince iğne ile girilerek elektrokoter vasıtası ile termokoagülasyona uğratılması (yakılması) işlemidir. İşlem röntgen çekilerek yapılır. Bu işlemin fıtığın küçülmesine herhangi bir katkısı yoktur fakat geçici ya da uzun süreli olarak ağrıları azaltabilir. Bazı hastalarda ise hiç işe yaramayabilir.
- Epidural steroid enjeksiyonları (Transforaminal enjeksiyon=nokta atışı tedavisi),
Lokal anestezi altında uygulanan bu yöntem, iltihaplanma ile ödemi azaltmak ve ağrıyı hafifletmek için kortizonun doğrudan sinirin bası altında olduğu bölgeye röntgen çekilerek enjekte edilmesi ile uygulanır. Diğer yöntemlerde olduğu gibi epidural enjeksiyonlar da geçici ya da uzun süreli rahatlama sağlayabilir fakat fıtığı küçültmezler. Bazı hastalarda ise epidural enjeksiyon hiç işe yaramayabilir.
- Disk içi ozon enjeksiyonu
Lokal anestezi altında ince iğne ile ozon adlı maddenin serum şeklinde fıtıklaşan diskin içine enjekte edilmesidir. Amaç ilgili bölgede ağrıyı azaltmaktır. Diğer enjeksiyon türlerinden farklı şekilde fıtığı küçültme ihtimali vardır. İşlem yapılırken röntgen çekilir. Yine epidural enjeksiyonda olduğu gibi ozon enjeksiyonu da geçici ya da uzun süreli rahatlama sağlayabilir. Bazı hastalarda ise hiç işe yaramayabilir.
- Disk içi lazer nükleoplasti
Lokal anestezi altında ince iğne ile röntgen çekilerek fıtıklaşan diske girilir. Yeteri kadar girilince lazer verilerek ilgili bölgede ısının koagüle edici etkisi ile fıtığın küçültülmesi ve şikayetlerin azalması amaçlanır. Diğer enjeksiyon türlerinden farklı şekilde fıtığı küçültme ihtimali vardır. İşlem yapılırken röntgen çekilir. Geçici ya da uzun süreli rahatlama sağlayabilir. Bazı hastalarda ise hiç işe yaramayabilir.
Minimal invaziv girişimsel işlemler olan nöralterapi, proloterapi, radyofrekans uygulaması, epidural steroid enjeksiyonları (transforaminal enjeksiyon=nokta atışı tedavisi), disk içi ozon enjeksiyonu ve disk içi lazer nükleoplasti gibi yöntemler de şikayetlerin azalmasına ciddi katkı yapabilirler. Her tedavinin bir de riski olduğu gibi düşük ihtimalle de olsa minimal invaziv girişimsel işlemler de olumsuz yan etkilere sebep olabilirler ve hatta bazen tam tersi etki gösterip şikayetlerin artmasına bile sebep olabilirler. Bazen de kişinin ameliyat olmasını gerektirecek sonuçlar doğurabilirler.
Çoğu hasta konservatif tedaviler ya da minimal invaziv girişimsel işlemlerin biri ya da birkaçı ile iyileşme gösterir. Unutmamak gerekir ki bel fıtığı kendiliğinden de küçülebilir, şikayetler geçebilir ve hatta felç bile düzelebilir. Fıtığın kendiliğinden iyileşme ihtimalini artırmak için beslenme düzeni, yeterli su içme (en az 2-2.5 lt), zararlı madde ve alışkanlıklardan uzak durmak (sigara, alkol, çamaşır suyu, deterjanlar, kozmetik ürünler, kimyasallar, katkı maddeleri vb.) ve egzersiz çok önemlidir. Kendiliğinden iyileşme olup/olmayacağı muayene ve MR bulgularına göre önceden kesin olarak tahmin edilemez. Ayrıca hangi hastanın hangi tedaviden fayda göreceği muayene ile ya da MR görüntüsündeki bulgular ile önceden anlaşılamaz. Hasta hekime başvurur ve hekimin öngördüğü ya da alışık olduğu tedaviyi alır. Tedaviden fayda görmez ise diğer seçenek uygulanır ve bu şekilde hangi tedavinin fayda edeceği tedavinin uygulanmasının ardından hastanın vereceği tepki ile anlaşılır. Bu durumu bir nevi deneme-yanılma şeklinde de ifade etmek mümkündür. Şikayetlerin ameliyat dışı tedaviler ile geçmemesi, yaşam kalitesini bozması gibi durumlarda cerrahi müdahale gerekli olabilir. Dolayısı ile hangi tedavinin uygulanacağı konusunda mutlaka bir fizik tedavi doktoru ya da beyin cerrahisi uzmanına başvurup muayene olmak gerekmektedir.
2) Cerrahi Tedavi
Muayenede kuvvet kaybı (ayak ve/veya bacakta felç), idrar ve büyük abdest kontrolünde kayıp (kaçırma ya da idrar yapamama, kabızlık), cinsel fonksiyon kaybı, belde ani gelişen eğrilik ve ameliyat dışı tedavilere rağmen şikayetlerin geçmemesi durumunda cerrahi tedavi gereklidir. Tüm tedavi seçenekleri arasında en hızlı sonuç veren ve şikayetlerin en hızlı şekilde azalmasını sağlayan yöntem cerrahi tedavidir. Cerrahi tedavi sonrasında eğer kişi beline dikkat ederse fıtığının tekrar etme ihtimali son derece düşüktür fakat ameliyat olduktan sonra sanki herşey normale dönmüş gibi yani normal bir insan gibi bele dikkat etmeden bir yaşam tarzı benimsenir ise bu durumda fıtık tekrarlayabilir ve şikayetler yeniden başlayabilir. Halk arasında ‘’her ameliyat olan daha kötü oluyor’’ şeklinde oluşan algı yanlış bir algıdır. Ameliyattan sonra şikayetlerin geçmeme ihtimali ve nüks etme ihtimali düşük bir ihtimaldir. Eğer ameliyat sonrası dikkat edilirse bu ihtimal daha da azalır ve kolay kolay şikayetler tekrar başlamaz. Her tedavinin olduğu gibi bel fıtığı ameliyatının da başarısız olma ihtimali bulunmaktadır. Bu ihtimal küçük bir ihtimaldir ve başarı şansını artırmak için vücuda giren zararlı maddelerden uzak durmak (sigara, alkol, deterjanlar, çamaşır suyu, kozmetikler vb.) karbonhidrattan fakir beslenmek, hazır ve paketlenmiş gıdalardan uzak durmak, günlük en az 2.5 lt su tüketimi, ameliyat sonrası bel için gerekli dikkati göstermek ve egzersizler yapmak gerekir. Bel fıtığının cerrahi tedavisinde 2 yöntem bulunmaktadır, bunlar mikrocerrahi ve endoskopik cerrahidir (kapalı bel fıtığı ameliyatı);
a) Mikrodiskektomi: En yaygın kullanılan ve bel fıtığında altın standart olarak kabul edilen ameliyat yöntemidir. Mikroskop altında, fıtıklaşmış diskin sinire baskı yapan kısmı çıkarılır. Tekrar etmemesi için de iki omur arasındaki diskin bir kısmı çıkartılır. Sinir kökünün çıktığı delik genişletilir.
b) Endoskopik Diskektomi: Halk arasında kapalı ameliyat olarak bilinen bu yöntemde daha küçük bir kesi yapılarak fıtığın sirinre baskı yapan kısmı çıkartılır. Gerek mikrodiskektomi ve gerek endoskopik diskektominin birbirine göre avantajları bulunmakla birlikte tüm dünyada altın standart olarak kabul edilen ameliyat yöntemi mikrodiskektomidir.
Bel Fıtığı Ameliyatının Riskleri
Her cerrahi işlemde olduğu gibi, bel fıtığı ameliyatlarının da potansiyel riskleri vardır. Bu riskler arasında enfeksiyon, kanama, sinir/omurilik hasarına bağlı kısmi ya da yatalak bırakacak düzeyde felç olma, karında iç organ ya da büyük damar yaralanması ve ölüm bulunur. Bu riskler son derece düşük ihtimale sahip risklerdir. Deneyimli bir cerrah ve modern cerrahi teknikler bu riskleri önemli ölçüde azaltmaktadır.
Bel Fıtığı Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci
Bel fıtığı ameliyatından sonra iyileşme süreci, kişiye özel olarak değişkenlik gösterir. Ameliyat sonrası hastalar genellikle aynı gün ya da bir sonraki gün taburcu edilir. İyileşme sürecinde, doktorun önerdiği bel egzersizlerini düzenli olarak yapmak, iyileşmeyi hızlandırır ve bel bölgesinin eski hareket kabiliyetini geri kazanmasına yardımcı olur. Ameliyat sonrası dönemde ağrı yönetimi, enfeksiyon riskini azaltma ve yara bakımı gibi konulara özellikle dikkat edilmesi gerekir. Hastaların çoğu, operasyondan birkaç hafta sonra normal günlük aktivitelerine dönebilirler, ancak tam iyileşme ve eski aktivite düzeyine dönüş birkaç ayı bulabilir.
Bel Fıtığı Ameliyatı Ne Zaman Gerekir?
Bel fıtığı tedavisinde ameliyat, genellikle konservatif (ameliyat dışı) tedavilerin başarısız olduğu durumlarda veya hastanın sinir basısı nedeniyle ciddi kuvvet kaybı yaşadığı, idrar-büyük abdest kaçırma gibi nörolojik problemler ortaya çıktığında önerilir. Ameliyatla, baskı altında olan sinir kökü rahatlatılarak ağrının ve diğer semptomların azaltılması amaçlanır.
Bel Fıtığında Egzersizleri ve Yürüyüşlerin Önemi
Bel fıtığı sorunu yaşayan kişiler için egzersizlerin ve düzenli yürüyüşlerin önemi büyüktür. Uzmanlar, evde yapılabilecek basit egzersizler ve ağrıyı artırmayacak düzeydeki yürüyüşlerin bel fıtığı semptomlarını hafifletebileceğini belirtir. Ancak bu egzersizlerin ve yürüyüş programlarının, bir beyin cerrahisi ve fizik tedavi uzmanının rehberliğinde, kişinin durumuna uygun şekilde planlanması gerekir.
Bel Fıtığı İçin Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Bel fıtığından korunma ve mevcut durumun yönetimi için yaşam tarzında yapılacak değişiklikler büyük önem taşır. Bunlar arasında düzenli egzersiz yapmak, aşırı kilolardan kaçınmak, doğru kaldırma tekniklerini öğrenmek ve uzun süreli oturmadan kaçınmak yer alır. Sağlıklı bir postür, omurganın doğal eğrilerini destekleyen ve baskıyı azaltan bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir. Bunun dışında vücuda giren her türlü zararlı maddeden (sigara, alkol, uyuşturucu, deterjanlar, çamaşır suyu, kozmetikler vb) uzak durmak gerekir. Ayrıca karbonhidrattan fakir beslenme, hazır ve paketlenmiş gıdalardan uzak durmak ve en az 2-2.5 lt su tüketimi de çok önemlidir.
Bel Fıtığı Ameliyatı Fiyatları
Bel fıtığı ameliyatı fiyatları, uygulanan tedavi yöntemine, hastanenin konumuna ve doktorun tecrübesine göre değişiklik gösterebilir. Hastaların, maliyet konusunda detaylı bilgi almak ve sağlık sigortası kapsamını değerlendirmek için ilgili sağlık kuruluşlarıyla iletişime geçmeleri önerilir.
…
Bel fıtığı, çoğu kişinin hayatını etkileyen ciddi bir sağlık sorunudur. Gelişen tıbbi teknikler ve doğru tedavi yaklaşımları ile bu durumun üstesinden gelmek mümkündür. Eğer bel fıtığı belirtileri yaşıyorsanız, erken teşhis ve uygun tedavi planı için bir sağlık profesyoneline başvurmanız önemlidir. Unutmayın, sağlık sizin en değerli varlığınız ve onu korumak için proaktif olmak önemlidir. İyi bir tedavi planı ve düzenli takip ile bel fıtığından kaynaklanan sorunların üstesinden gelmek mümkündür.
Sıkça Sorulan Sorular
Bel fıtığı bazen kendiliğinden küçülebilir hatta tamamen kaybolabilir. Bazı durumlarda bel fıtığının sebep olduğu felç durumu bile kendiliğinden düzelebilmektedir. Bel fıtığının kendiliğinden geçme durumu muayene ve MRI bulgularına göre önceden kesin olarak söylenemez. Bel fıtığının kendiliğinden iyileşme ihtimalini artması için yukarıda belirttiğimiz yaşam tarzı değişikliklerinin uygulanması gerekir.
Bel fıtığı nedeniyle bacak ve/veya ayakta güç kaybı, idrar veya büyük abdest kaçırma, idrar yapamama, çok şiddetli ağrı, ani olarak gelişen belde eğrilik (skolyoz) gibi semptomlarda acil cerrahi müdahale gerekebilir.
Bel fıtığı patlaması halk arasında yaygınlaşmış ama tıbbi olmayan bir terimdir. Patlamış bel fıtığı büyük fıtıklar için kullanılan bir halk terimidir. Fıtığın patlamış olması ya da büyük olması kesin ameliyat gerektiren bir durum ya da endişe etmeyi gerektirecek bir durum değildir. Ameliyat kararı MRI ve muayene bulguları ile birlikte alınır.
Bel fıtığının en tipik belirtilerinden biri belden bacağa doğru ağrı yayılmasıdır. Fıtık sağ bacağa giden sinire baskı yapıyorsa sağ bacakta ağrı olması beklenir; sol bacağa giden sinire baskı yapıyorsa da sol bacakta ağrı olması beklenir. Bazen fıtık MRI’da sağ bacağa giden sinire baskı yapmasına rağmen ağrı sol tarafta hissedilebilmektedir. Böyle durumlarda fizik muayene ve EMG’nin önemi çok daha fazladır.
Bel fıtığı için evde uygulanacak egzersizlerle ve çok yoğun olmayacak şekilde yapılacak yürüyüşlerin iyi geldiği kabul edilir. Ancak doğru ve sağlıklı egzersizler için bir beyin cerrahisi ve fizik tedavi uzmanına başvurmak gerekir.
Doktorun muayenesinin ardından doktor tarafından onay verildiği takdirde düzenli ve zorlayıcı olmayan yürüyüşler bel fıtığına iyi gelebilir.