
Beyin Tümörü Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey
Ocak 5, 2025
Beyincik Sarkması Nedir, Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Ocak 20, 2025Bu makalede bel kayması nedir, bel kayması belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında detaylı bilgiler sunacağız. Sağlıklı günler dileriz.

Bel Kayması Nedir?
Boynun alt kısmından kuyruk sokumuna kadar uzanan omurga kemikleri, insan bedeninin dengeli bir şekilde ayakta durmasını sağlar ve omuriliği korur. Omurgamızı oluşturan kemikler, sağlıklı bireylerde düzenli bir şekilde üst üste dizilir. Bu kemiklerin her biri, kendilerinden önceki ve sonraki kemikle aynı hizadadır. Omurgadaki bu düzenli dizilimin korunmasında omurların arasındaki disk ve faset eklem adı verilen yapılar çok önemli role sahiptir. Bu yapılar, omurga kemikleri arasında adeta yastık ve köprü görevi görürler. Omurlar arasındaki disk ve faset eklemlerin yapısında meydana gelen bozulmalar, omurlar arasındaki dizilimin bozulmasına sebep olur. Dizilim bozulması üstteki omurun öne ya da arkaya doğru kayması şeklinde olur. Bu duruma tıbbi adı ile ‘’spondilolistezis’’ yani ‘’kayma’’ adı verilir. Kayma eğer omurganın bel kısmında olursa bu duruma ‘’lomber spondilolistezis’’ yani ‘’bel kayması’’ adı verilir. Kayma nedeni ile iki omur arasında kontrol dışı bir hareket meydana gelir ve bu hareket de bir takım şikayetlere sebep olmaktadır.
Bel Kayması Neden Olur?
Bel omurlarının birbirinin üzerinde kaymasına temelde sebep olabilecek 2 faktör vardır. Birinci faktör omurlar arasındaki faset eklemde bir çıkık olmasıdır. İkinci faktör ise üstteki omura ait pars interarticularis adlı kısımda kırık olmasıdır.
Faset eklemdeki çıkık ve üst omurun pars interarticularisinde kırık sebepleri;
Yaş ile birlikte gelişen dejenerasyon, tümör, enfeksiyon, fazla kilo, ağır iş yapma, zorlayıcı hareketler, genetik bağ doku hastalıkları, travmalar, kemik erimesi, doğuştan olan pars interarticularis defektleri, skolyoz ve belden ameliyat geçirmek.
Bu sebepler arasındaki dikkat edilmesi gereken bir durum da geçirilmiş ameliyatlardır. Bel fıtığı, belde kanal daralması ya da bel ile ilgili diğer ameliyatlarda omuriliği rahatlatmak için kemiklerden ve yumuşak dokulardan bir miktar çıkartılır. Eğer gereğinden fazla kemik ya da yumuşak doku çıkartılırsa bu durumda yine kayma meydana gelebilir. Dolayısı ile belden ameliyat olmak da bel kaymasına sebep olabilecek bir risk faktörüdür.
Risk Faktörleri
-
- Uzun süreli oturma
- Aşırı kilo
- Ağır kaldırma
- Dengesiz bir şekilde yük kaldırma
- Travma
- Gebelik
- Tekrarlayan eğilme veya bükülme hareketleri
- Alkol, sigara, madde kullanımı
- Kimyasallar (İlaçlar, çamaşır suyu, deterjanlar ve diğer temizlik ürünleri, kozmetik ürünler)
- Karbonhidrattan zengin beslenme
- Hazır ve paketlenmiş gıdalar ile beslenme
- Hareketsiz yaşam
- Belden geçirilen ameliyatlar!!!
Bu faktörler, bel fıtığı gelişim riskini artırdığı gibi benzer şekilde belde kırık ya da çıkık riskini artırır ve dolayısıyla bel kayması riski de otomatik olarak artmış olur. Bu durumların önlenmesi veya kontrol altına alınması, hem bel fıtığından hem de bel kaymasından korunma açısından önem taşır.
Bel Kayması En Sık Nerede Görülür?
Bel kayması en çok L5 ile S1 (sakrum) ve L4 ile L5 omurları arasında görülür. Daha nadir olarak da L3 ile L4, L2 ile L3 ve L1 ile L2 omurları arasında görülür.
Bel Kayması Belirtileri Nelerdir?
Bel kayması belirtileri, bel ağrısı, kalça veya bacaklarda ağrı, yangı ve uyuşma gibi şikayetleri içerir. Bel kayması belirtileri, kaymanın derecesine bağlı olarak şiddetlenebilir ve kuvvet kaybı ile felç tablosu oluşabilir. Bel fıtığı ve bel kaymasının belirtileri birbirine benzese de ağrıya sebep olan ana sorun aynı değildir. Bel kaymasında bel omurları arasında istem dışı bir hareket olduğu için şikayetler asıl olarak hareket etmekle birlikte görülür ya da şiddeti artar. Şikayetler asıl olarak hareket etmekle artacağı için genellikle yürümek ile bacaktaki ağrı ya da uyuşma iyice şiddetlenip yürümeye engel olabilir. Belli bir mesafe yürümekle kişi oturup dinlenme ihtiyacı hisseder ve bu duruma nörojenik kladikasyo adı verilir. Nörojenik kladikasyo bel kaymasında olduğu gibi belde kanal daralmasının da önemli belirtisidir. Yani bu durumda bel kaymasındaki şikayetler beldeki kanal daralmasına da benzeyebilir. Bu şikayetlerin kanal daralmasına mı yoksa kaymaya mı bağlı olduğunu ayırt etmek için MR çekmek gerekir.
Bel Kaymasının Türleri Nelerdir?
Bel kaymasının doğuştan ve edinsel olmak üzere 2 türü olsa da mekanizma hep aynıdır.
1- Doğuştan Bel Kayması (Konjenital Spondilolistezis)
Doğuştan bel kayması bel omurunda doğuştan olan bir kemik ya da beldeki disk kusuru olmasından ötürü kayma gelişmesidir ve konjenital spondilolistezis olarak adlandırılır.
2- Edinsel Bel Kayması
Edinsel bel kayması ise sonradan gelişen durumlardan ötürü bel omurundaki kemik ya da beldeki diskin hasar görmesinden dolayı kaynaklanan kaymadır. Yukarıda belirtildiği gibi travma, enfeksiyon, tümör, ağır iş yapmak, anormal zorlayıcı hareketler, kemik erimesi, yaşlanmaya bağlı dejenerasyon ve belden geçirilmiş ameliyatlar vb. edinsel bel kaymasına sebep olabilir. Bu grupta 3 farklı mekanizmaya bağlı kayma gelişir.
-
Dejeneratif Spondilolistezis
Yaşa bağlı kemik ve yumuşak dokulardakı yıpranma nedeni ile gelişen bel kaymasına dejeneratif spondilolistezis adı verilir.
-
Spondilolizis
Travma, tümör, enfeksiyon, belden ameliyat olmak vb. herhangi bir risk faktörü olmadan meydana gelen bel kaymasına spondilolizis adı verilir. Spondilolizisteki mekanizma omurganın doğal eğriliklerinden olayı belden yukarıdaki vücut bölgesinin ağırlığının bel omurundaki pars adlı kısmına binmesi zamanla parsın daha da incelmesi ve kırılmasına yol açar. Tabiri caiz ise pars adlı kemikte inceldiği yerden kopma durumu oluşur.
-
Travmatik Spondilolistezis
Travmaya bağlı gelişen bel kaymasına travmatik spondilolistezis adı verilir. Aniden geliştiği için şikayetler daha şiddetlidir. Ayrıca travmanın şiddeti ile birlikte sinir hasarı olabileceği için bu grupta felç durumu daha sık görülür.
Bel Kayması Nasıl Teşhis Edilir?
-
Muayene
Bel kaymasının teşhisi, doktorun fiziksel muayenesi ile başlar. Bu aşamada, ağrının yayılımı, refleksler ve kas gücü değerlendirilir.
-
Radyolojik görüntüleme
Teşhis için mutlaka manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gereklidir. MRI yumuşak dokudaki hasarı gösterirken kemikteki hasarı kısmen gösterir. Kemik dokuyu esas olarak röntgen ve bilgisayarlı tomografi (BT) gösterir. Yine de bel kaymasında eğer pars adlı kemikte kırık varsa bu MRI’da çoğunlukla tespit edilebilmektedir fakat bazen ise kemikte kırık varlığı MRI’da net olarak görülememektedir. Bu gibi durumlarda kemiği daha net görebilmek için BT yapmak gerekebilir. Ayrıca bazen hasta MRI için uygun olmayabilir. Metalik kalp kapağı, kalp pili, vücutta metalik implant vb. durumlarda BT ile teşhis koyulmaya çalışılır. BT ile kemikteki kırık ve kaymanın derecesi net olarak görülebilir fakat omurilik gibi yumuşak dokular BT’de yeteri kadar net görüntülenemez. Ayrıca bel kaymasında kaymaya bağlı olarak yalancı bir fıtık gelişebilir ve fıtığı asıl gösteren ise yumuşak dokuda kaliteli görüntü sunan MRI’dır. Kliniğimize başvuran neredeyse tüm hastalara MRI tetkikini yapabilmekteyiz. Daha önce farklı merkezlerde ‘’MRI çekilemez’’ denilen hastalara bile MRI çekebilmekteyiz. Bu yüzden hemen tüm hastalarımızda teşhisi koyma konusunda MRI ilk tercihimizdir. Bunun dışında bel kaymasında kayan omurlar arasında istem dışı bir hareket meydana olmaktadır. Bazen de kayma olmasına rağmen kayan kemikler arasında kaynama meydana gelebilir ve iki omur kaymış vaziyette birbirine kaynayabilir. İki omur arasında anormal hareket varlığını anlamak için ise röntgen çekilir. Çekilen röntgenin adı dinamik grafidir. Dinamik grafide kişinin öne eğilerek, normal pozisyonda ve de arkaya eğilerek yandan röntgeni çekilir. Bu şekilde kayma olan omurlar arasında hareket olup olmadığı anlaşılmaya çalışılır.
-
Elektrofizyoloji (EMG-Sinir iletim çalışmaları)
Bazı durumlarda teşhis için elektromiyogram (EMG) adlı yönteme de başvurmak gerekebilir. EMG ile baskı altında olan sinirin elektrik iletisi ölçülür. Bel kayması olmasına rağmen farklı seviyelerde de fıtık ya da kanal daralması vb. olabilir. Şikayetin hangi sinir ile ilgili olduğunu anlamak için EMG faydalı olabilir. Ayrıca omurilik dışında sinir sıkışması gibi ek durumların da ortaya koyulması açısından da EMG oldukça faydalıdır.
Bel Kayması ile Karışabilen Hastalıklar
Çoğu hastalıkta olduğu gibi bel kayması ile de karışabilen hastalıklar vardır. Örneğin belde omurga ya da omurilik tümörü olması, kalça ve diz eklem sorunları, bacaklarda damar tıkanıklığı olması, huzursuz bacak sendromu, romatizmal durumlar, priformis sendromu, bacakta sinir sıkışması vb. de bel kaymasına benzer şekilde ağrıya sebep olabilirler. Bütün bunlar genellikle iyi bir fiziksel ve radyolojik muayene ile kolayca tespit edilebilmektedir.
Bel Kayması Tedavisi
Bel kayması tedavisinde birden fazla yaklaşım bulunmaktadır ve bu yaklaşımlar genellikle kişinin yaşadığı belirtilerin şiddetine ve süresine, muayene bulgularına, kişinin yaşına, eşlik eden diğer hastalıklara ve en önemlisi de radyolojik görüntülerdeki bulgulara bağlı olarak değişiklik gösterir. Eğer muayenede felç bulgusu yoksa ya da muayene sonucunda felç riskinin yüksek olduğu öngörülmüyor ise bu durumda bel kayması için öncelikle ameliyat dışı tedaviler yapılır. Eğer muayenede felç varsa ya da felç riskinin yüksek olduğu ön görülüyor ise bu durumda cerrahi tedavi gereklidir. Tedavi seçeneklerini 2 başlık altında toplamak mümkündür:
1- Ameliyat Dışı Tedavi Seçenekleri
1a) Konservatif Tedaviler
1b) Minimal İnvaziv Girişimsel Tedavi Yöntemleri
- Ameliyat Dışı Tedavi Seçenekleri
- Konservatif Tedaviler
- Yatak istirahati,
- Korse kullanımı
Bel kaymasında kayan omurlar arasında istem dışı bir hareket vardır. Bel kaymasında eğer bu istem dışı hareket durdurulabilirse ağrılar da geçebilmektedir. Dolayısı ile bel kaymasında korse kullanmak çok önemlidir. Korseyi en az 3 ay kullanmak gerekir. Sabah yataktan kalkmadan önce yani yatar vaziyette iken korse takılır. Gün boyunca korse ile hareket edilir ve yatma zamanı geldiği zaman korse ile yatağa girilir. Yatar vaziyette iken korse çıkarılır ve gerektiğinde ulaşılacak bir mesafeye koyulur. Bu şekilde çok dikkatlice korseyi en az 3 ay kullanmak gerekir. Kullanılacak korse ise 2 türlüdür; çelik balenli lumbosakral korse ve rijid lumbosaktal ortez. Bu iki korsenin birbirine göre avantajı ve dezavantajı bulunmaktadır. Aşağıdaki tabloda her iki kose türüne ait avantaj ve dezavantajlar belirtilmiştir.
Çelik Balenli Lumbosakral korse |
Rijid Lumbosakral Ortez |
|
Kayma olan bölgede kemiğin kaynama ihtimali |
Daha düşük, dolayısı ile işe yarama ihtimali daha az |
Daha yüksek, dolayısı ile işe yarama ihtimali daha fazla |
Kullanım kolaylığı |
Daha az rahatsız ettiği için daha kolay |
Daha çok rahatsız ettiği için daha zor |
Fiyatı |
Daha ucuz |
Daha pahalı |
- Ağrı kesici-kas gevşetici-kortizon-sinir sistemi üzerinden etki eden antiepileptik ilaçlar (pregabalin, gabapentin vb) ve vitaminler (B12, alfa lipoik asit, D vitamini)
Bel kaymasında tedavideki en önemli amaç istem dışı hareketi engellemektir. Kayan omurlar arasında eğer kaynama oluşursa bu durumda istem dışı hareket ortadan kalkar ve ağrılar geçebilir. İstem dışı hareket olduğu zaman vücudun bu duruma doğal tepkisi de o bölgedeki kireçlenmeyi artırarak kemikler arasında kaynamanın oluşması şeklindedir. Bunun oluşabilmesi için de vücudun doğal bir yanıtı olan iltihabi reaksiyon gerçekleşmelidir. Ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçların genel etkisi ağrıyı kesmek, iltihabı ve ödemi azaltmak şeklindedir. Ağrı vücut için bir sinyal görevi gördüğü için mümkün olduğunca ağrıları kesmemek gerekir. Sinyal kesilir ve iltihap azalırsa bu durumda iyileşme de olmayacaktır. Ayrıca çoğu ağrı kesicinin kemiklerin kaynamasına da olumsuz etkisi bulunmaktadır. İşte bu sebeplerden ötürü bel kaymasında mümkün olduğu kadar ağrı kesici almamak gerekir. Eğer dayanılmayacak kadar şiddetli (ağlatan tarzda) ağrı var ise böyle anlarda bir adet ağrı kesici alınabilir ama bunun dışında mümkün olduğunca ağrı kesicilerden uzak durmak gerekir. Alınacak ağrı kesicilerin de kemiğin kaynamasına olumsuz etki etmemesi gerekmektedir. Kemiğin kaynamasına olumsuz etki etmeyen ağrı kesicilere örnek olarak parasetamol ve tramadol verilebilir. Ayrıca unutulmamalıdır ki uzun zaman insanların sorgulamadan kullandığı birçok ilaç bir takım yan etkilerin tespit edilmesi ile toplatılmakta ve firmalara ciddi tazminat davaları açılmaktadır.
(https://www.bbc.com/turkce/haberler/2011/11/111123_merck#:~:text=Bir%20d%C3%B6nem%20g%C3%B6zde%20bir%20ila%C3%A7,tedavisi%20i%C3%A7in%20piyasaya%20s%C3%BCr%C3%BClmesinden%20kaynaklan%C4%B1yor.). Yukarıdaki linke tıkladığınızda bunun örneğini göreceksiniz. Bir diğer ilaç grubu olan kortizon da iltihabi reaksiyonu ve ödemi azaltabilir ve şikayetlerin gerilemesini sağlayabilir. Ağrı kesicilerden olduğu gibi kortizondan da mümkün olduğunca uzak durmak gerekir fakat geçmeyen ağrıda ya da artık ameliyat mı olsam dedirten durumlarda kortizon da kullanılabilir fakat kortizon kullanmak da ağrı kesiciler gibi kemiğin kaynamasını zorlaştırırlar. İlave olarak sık sık kortizon kullanmak kemik erimesine de sebep olduğu için bel kaymasında kortizon kullanımı ağrı kesicilere göre daha risklidir. Yine de sinir basısına bağlı çok şiddetli ağrılarda birkaç defa kortizon iğnesi olmak kabul edilebilecek bir durumdur. Genelde insanlar kortizon kullanmaktan çok korkarlar çünkü yan etkilerinin çok fazla olduğu halk arasında kulaktan kulağa dolaşır. Kısa süreli kortizon kullanmak dünyanın sonu değildir. Ameliyat olsam mı diye düşünülen durumlarda kortizonu da denemek gerekir. Unutulmamalıdır ki kısa süreli kortizon kullanmanın riski ameliyattan fazla değildir. Bir diğer ilaç grubu olan antiepileptik ilaçlar da bel kaymasında şikayetleri ciddi düzeyde azaltabilir. Sinir lifleri aslında canlı bir elektrik kablosuna benzetilebilir. Görevi beyinden kaynaklanan elektriksel uyarıları vücuda iletmek olan sinirlere kayma nedeni ile oluşan fıtık baskı yaptığı zaman elektrik iletisinde kısa devre tarzında bozulmalar olur ve bu kısa devreler istemsiz kas kasılmasına yol açarlar. İstemsiz kas kasılması ise ağrıya sebep olur. Antiepileptik ilaçlardan olan pregabalin ve gabapentin bu kısa devreyi ortadan kaldırır ve bu sayede ağrılar azalır. Bu grup ilaçlardaki en büyük handikap bağımlılık potansiyeli olmasıdır. Bu yüzden bu grup ilaçları da mümkün olduğunca son çare olarak kullanmak gerekir. B12 ve alfa lipoik asit sinir dokunun işlevi için gerekli ve önemli vitaminlerdir. Bu vitaminlerin eksikliği sıkça söz konusu olabildiğinden bel kayması olan hastaların bu vitaminleri alması tavsiye edilir. Çoğu bireyde mide ve sindirim sistemi sorunu olduğu için B12 eksikliği görülmektedir. Eğer sindirim sisteminde problem varsa bu durumda emilim sorunu olacağından dolayı B12’yi almak bir işe yaramayacaktır. Bu yüzden B12’yi dil altı almak ya da enjeksiyon şeklinde almak genellikle daha faydalıdır. Bel kaymasında kayan kemikler arası kaynamanın kolaylaşması için D vitamini almak gereklidir. Özellikle insanların çoğunda D vitamini eksikliği de göz önüne alındığında durumun önemi daha da anlaşılmaktadır.
- Kapsaisin içeren yakı yapıştırma,
Kapsaisin biberin etken maddesidir ve kan dolaşımını artırıcı bir etkisi vardır. Bu yüzden bel kaymasında kapsaisin içeren yakı yapıştırmak şikayetleri önemli oranda azaltabilir.
- Fizik tedavi ve rehabilitasyon (ems, parafin, masaj, kuru iğne, graston, kupa, akupunktur, manuel terapi, traksiyon, karyopraktik, egzersiz, ısı ve soğuk uygulamalar)
Isı uygulamaları ilgili bölgedeki kan akışnıı artırabilir. Kan akımının artması neticesinde bağışıklık sisteminin iyileştirmeye yönelik aktivitesinde artış oluşabilir. Bu sayede şikayetler azalabilir fakat bel kaymasında omurlar arasında istem dışı bir hareket olduğu için fizik tedavi yöntemleri genellikle tercih edilmemelidir. Uzman tavsiyesi ile bel kaymasında yapılacak egzersizler ise çok önemlidir. Bu egzersizlere ömür boyu devam etmek gerekir.
Her tedavinin bir de riski olduğu gibi düşük ihtimalle de olsa konservatif tedaviler bazen tam tersi etki gösterip şikayetlerin artmasına sebep olabilir ve hatta kişinin ameliyat olmasını gerektirecek sonuçlar doğurabilir. Hangi yöntemin uygulanması konusunda kişinin mutlaka bir fizik tedavi ve beyin cerrahisi uzmanından fikir alması önemlidir.
- Minimal İnvaziv Girişimsel Tedavi Yöntemleri
Bel kayması için uygulanan minimal invaziv girişimsel tedavi yöntemleri, çoğu hastanın semptomlarını önemli ölçüde azaltabilir ve günlük yaşamlarına devam etmelerini sağlar. Bu yöntemlere ve etki mekanizmalarına sıra ile değinelim:
- Nöralterapi
Lidokain ya da prokain adlı anestezik ilacın serum ile karıştırılarak ince enjektör yardımı ile ilgili bölgeye enjekte edilmesidir. Amaç ilgili bölgede elektrik akımının yeniden düzenlenmesi ve kan dolaşımının artırılmasıdır. Epidural enjeksiyon ile benzer şekilde kaymaya bağlı oluşan fıtığı küçültmez, kaymayı düzeltmez, istem dışı hareketi engellemez, kırık olan kemiğin kaynamasına olumlu ya da olumsuz bir etkide bulunmaz. Nöralterapi uygulanırken epidural enjeksiyonda yapıldığı gibi röntgen çekilmez. Nöralterapi ile geçici ya da uzun süreli rahatlama sağlayabilir. Bazı hastalarda ise hiç işe yaramayabilir. Bazen tek bir seans ile şikayetler ciddi düzeyde azalabilir, bazen de birden fazla seans ile yanıt alınabilir, bazen de hiç işe yaramayabilir. Bazen de ameliyat olunmasına rağmen geçmeyen ağrı nöralterapi ile geçebilir.
- Proloterapi,
Dekstroz adlı maddenin serum şeklinde ince enjektör yardımı ile ilgili bölgeye enjekte edilmesidir. Amaç ilgili bölgede kontrollü bir iltihabi reaksiyon oluşturmaktır. Oluşturulan iltihabi reaksiyonun oluşturduğu hasarı vücut tamir eder. Bu tamir gerçekleşirken fıtığın sebep olduğu hasar da tamir edilip ağrılar da ortadan kalkabilir. Epidural enjeksiyon ile benzer şekilde kaymaya bağlı oluşan fıtığı küçültmez, kaymayı düzeltmez, istem dışı hareketi engellemez, kırık olan kemiğin kaynamasına olumlu ya da olumsuz bir etkide bulunmaz. Proloterapide de epidural enjeksiyonda yapıldığı gibi röntgen çekilmez. Yine epidural enjeksiyonda olduğu gibi proloterapi de geçici ya da uzun süreli rahatlama sağlayabilir. Bazı hastalarda ise hiç işe yaramayabilir.
- Bele ozon enjeksiyonu
Ozon adlı maddenin ilgili bele enjeksiyonu ile yapılan bir tedavidir. Bu yöntem de epidural enjeksiyon ile benzer şekilde kaymaya bağlı oluşan fıtığı küçültmez, kaymayı düzeltmez, istem dışı hareketi engellemez, kırık olan kemiğin kaynamasına olumlu ya da olumsuz bir etkide bulunmaz. Bu yöntem ile geçici ya da uzun süreli olarak ağrılar azalabilir. Bazı hastalarda ise hiç işe yaramayabilir.
- Radyofrekans
Bel omurları arasındaki faset eklemlerin duyusunu alan sinirlerin ince iğne ile girilerek elektrokoter vasıtası ile termokoagülasyona uğratılması (yakılması) işlemidir. İşlem röntgen çekilerek yapılır. Bu işlemin kaymaya bağlı oluşan fıtığın küçülmesine, kaymanın düzelmesine, istem dışı hareketin engellenmesine, kırık olan kemiğin kaynamasına olumlu ya da olumsuz herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Radyofrekans ile bel kaymasındaki bel ağrısı geçici ya da uzun süreli olarak azalabilir. Sinir basısından dolayı kaynaklanan bacak ağrıları radyofrekans ile azalmaz. Bazı hastalarda ise radyofrekans hiç işe yaramayabilir.
- Epidural steroid enjeksiyonları (Transforaminal enjeksiyon=nokta atışı tedavisi),
Lokal anestezi altında uygulanan bu yöntem, sinir basısına bağlı oluşan iltihaplanma ile ödemi azaltmak ve ağrıyı hafifletmek için kortizonun doğrudan sinirin bası altında olduğu bölgeye röntgen çekilerek enjekte edilmesi ile uygulanır. Diğer yöntemlerde olduğu gibi epidural enjeksiyonlar da geçici ya da uzun süreli rahatlama sağlayabilir fakat kaymaya bağlı oluşan fıtığı küçültmez, kaymayı düzeltmez, istem dışı hareketi engellemez, kırık olan kemiğin kaynamasına ise kortizon kullanıldığı için olumsuz etkide bulunabilir. Bazı hastalarda ise epidural enjeksiyon hiç işe yaramayabilir.
Minimal invaziv girişimsel işlemler olan nöralterapi, proloterapi, radyofrekans uygulaması, ozon enjeksiyonu ve epidural steroid enjeksiyonları (transforaminal enjeksiyon=nokta atışı tedavisi) gibi yöntemler de şikayetlerin azalmasına ciddi katkı yapabilirler. Her tedavinin bir de riski olduğu gibi düşük ihtimalle de olsa minimal invaziv girişimsel işlemler de olumsuz yan etkilere sebep olabilirler ve hatta bazen tam tersi etki gösterip şikayetlerin artmasına bile sebep olabilirler. Bazen de kişinin ameliyat olmasını gerektirecek sonuçlar doğurabilirler.
Çoğu hasta konservatif tedaviler ya da minimal invaziv girişimsel işlemlerin biri ya da birkaçı ile iyileşme gösterir. Unutmamak gerekir ki bazen bel kaymasında kayan kemikler arasında kendiliğinden de bir kaynama meydana gelebilir ve şikayetler geçebilir ve hatta felç bile düzelebilir. Kaynamanın kendiliğinden oluşması ve iyileşme ihtimalini artırmak için beslenme düzeni, yeterli su içme (en az 2-2.5 lt), zararlı madde ve alışkanlıklardan uzak durmak (sigara, alkol, çamaşır suyu, deterjanlar, kozmetik ürünler, kimyasallar, katkı maddeleri vb.) ve egzersiz çok önemlidir. Bel kaymasında hangi egzersizin yapılacağı konusunda mutlaka uzman bir hekimden görüş almak gerekir. Kendiliğinden iyileşme olup/olmayacağı muayene ve MR bulgularına göre önceden kesin olarak tahmin edilemez. Ayrıca hangi hastanın hangi tedaviden fayda göreceği muayene ile ya da MR görüntüsündeki bulgular ile önceden anlaşılamaz. Hasta hekime başvurur ve hekimin öngördüğü ya da alışık olduğu tedaviyi alır. Tedaviden fayda görmez ise diğer seçenek uygulanır ve bu şekilde hangi tedavinin fayda edeceği tedavinin uygulanmasının ardından hastanın vereceği tepki ile anlaşılır. Bu durumu bir nevi deneme-yanılma şeklinde de ifade etmek mümkündür. Şikayetlerin ameliyat dışı tedaviler ile geçmemesi, yaşam kalitesini bozması gibi durumlarda cerrahi müdahale gerekli olabilir. Dolayısı ile hangi tedavinin uygulanacağı konusunda mutlaka bir fizik tedavi doktoru ya da beyin cerrahisi uzmanına başvurup muayene olmak gerekmektedir.
2) Cerrahi Tedavi
Muayenede kuvvet kaybı (ayak ve/veya bacakta felç), idrar ve büyük abdest kontrolünde kayıp (kaçırma ya da idrar yapamama, kabızlık), cinsel fonksiyon kaybı, belde ani gelişen eğrilik ve ameliyat dışı tedavilere rağmen şikayetlerin geçmemesi durumunda cerrahi tedavi gereklidir. Tüm tedavi seçenekleri arasında en hızlı sonuç veren ve şikayetlerin en hızlı şekilde azalmasını sağlayan yöntem cerrahi tedavidir. Cerrahi tedavi sonrasında eğer kişi beline dikkat ederse şikayet olmaksızın hayatına devam etme ihtimali son derece yüksektir ve şikayetlerin tekrarlama ihtimali dei son derece düşüktür. Kişi ameliyat olduktan sonra sanki herşey normale dönmüş gibi yani normal bir insan gibi bele dikkat etmeden bir yaşam tarzı benimsenir ise bu durumda şikayetler tekrarlayabilir. Halk arasında ‘’her ameliyat olan daha kötü oluyor’’ şeklinde oluşan algı yanlış bir algıdır. Ameliyattan sonra şikayetlerin geçmeme ihtimali ve nüks etme ihtimali düşük bir ihtimaldir. Eğer ameliyat sonrası dikkat edilirse bu ihtimal daha da azalır ve kolay kolay şikayetler tekrar başlamaz. Her tedavinin olduğu gibi bel kayması ameliyatının da başarısız olma ihtimali bulunmaktadır. Bu ihtimal küçük bir ihtimaldir ve başarı şansını artırmak için vücuda giren zararlı maddelerden uzak durmak (sigara, alkol, deterjanlar, çamaşır suyu, kozmetikler vb.) karbonhidrattan fakir beslenmek, hazır ve paketlenmiş gıdalardan uzak durmak, günlük en az 2.5 lt su tüketimi, ameliyat sonrası bel için gerekli dikkati göstermek ve egzersizler yapmak gerekir. Bel kaymasının cerrahi tedavisinde tek bir yöntem bulunmaktadır. Bu yöntem bele platin takılmasının ardından mikrocerrahi ile omurilik ve sinirlere olan basının ortadan kaldırılması, varsa fıtığın alınması şeklindedir. Bel kaymasında endoskopik yani kapalı ameliyat yöntemi bulunmamaktadır.
Mikrocerrahi: Omurga ile ilgili en yaygın kullanılan ve altın standart olarak kabul edilen ameliyat yöntemidir. Mikroskop altında, fıtıklaşmış diskin sinire baskı yapan kısmı çıkarılır, omuriliğin geçtiği kanal ve sinir kökünün çıktığı delik genişletilir. Bu şekilde sinirler rahatlatılır.
Bel Kayması Ameliyatının Riskleri
Her cerrahi işlemde olduğu gibi, bel kayması ameliyatlarının da potansiyel riskleri vardır. Bu riskler arasında platinlerin sinire temas etmesine bağlı sinir/omurilik hasarı gelişmesi, kısmi ya da yatalak bırakacak düzeyde felç olma, enfeksiyon, kanama, karında iç organ ya da büyük damar yaralanması ve ölüm bulunur. Bel kayması ameliyatında geç dönem risklerden birisi de komşu segment hastalığıdır. Platin atılan kemikler artık birbiri üzerinde hareket etmezler ve bu da dengesiz yük aktarımına sebep olur. Dengesiz yük aktarımı nedeni ile komşu diskte yıpranma ve fıtıklaşma meydana gelebilir. Komşu segment hastalığı adı verilen bu durumda son çare olarak komşu omura da vida atmak ve sinirlere baskı yapan fıtık ve kemiklerin temizlenmesi gerekebilir. Bel kayması ameliyatından sonra geç dönemde olabilecek bir diğer risk de vida ve platinlerin kırıklası durumudur. Böyle durumlarda tekrar ameliyat etmek gerekebilir. Bu riskler son derece düşük ihtimale sahip risklerdir. Deneyimli bir cerrah ve modern cerrahi teknikler bu riskleri önemli ölçüde azaltmaktadır.
Bel Kayması Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci
Bel kayması ameliyatından sonra iyileşme süreci, kişiye özel olarak değişkenlik gösterir. Ameliyat sonrası hastalar genellikle 3 gün sonra taburcu edilir. İyileşme sürecinde, doktorun önerdiği bel egzersizlerini düzenli olarak yapmak, iyileşmeyi hızlandırır ve bel bölgesinin eski hareket kabiliyetini geri kazanmasına yardımcı olur. Ameliyat sonrası dönemde ağrı yönetimi, enfeksiyon riskini azaltma ve yara bakımı gibi konulara özellikle dikkat edilmesi gerekir. Hastaların çoğu, operasyondan birkaç hafta sonra normal günlük aktivitelerine dönebilirler, ancak tam iyileşme ve eski aktivite düzeyine dönüş birkaç ayı bulabilir.
Bel Kayması Ameliyatı Ne Zaman Gerekir?
Bel kayması tedavisinde ameliyat, genellikle konservatif (ameliyat dışı) tedavilerin başarısız olduğu durumlarda veya hastanın sinir basısı nedeniyle ciddi kuvvet kaybı yaşadığı, idrar-büyük abdest kaçırma gibi nörolojik problemler ortaya çıktığında önerilir. Ameliyatla, baskı altında olan sinir kökü rahatlatılarak ağrının ve diğer semptomların azaltılması ve kayan kemiklerin sabitlenerek istem dışı hareketin engellenmesi amaçlanır.
Bel Fıtığında Egzersizleri ve Yürüyüşlerin Önemi
Bel kayması sorunu yaşayan kişiler için egzersizlerin ve düzenli yürüyüşlerin önemi büyüktür. Uzmanlar, evde yapılabilecek basit egzersizler ve ağrıyı artırmayacak düzeydeki yürüyüşlerin bel kayması semptomlarını hafifletebileceğini belirtir. Ancak bu egzersizlerin ve yürüyüş programlarının, bir beyin cerrahisi ve fizik tedavi uzmanının rehberliğinde, kişinin durumuna uygun şekilde planlanması gerekir.
Bel Kayması İçin Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Bel kaymasından korunma ve mevcut durumun yönetimi için yaşam tarzında yapılacak değişiklikler büyük önem taşır. Bunlar arasında düzenli egzersiz yapmak, aşırı kilolardan kaçınmak, doğru kaldırma tekniklerini öğrenmek ve uzun süreli oturmadan kaçınmak yer alır. Sağlıklı bir postür, omurganın doğal eğrilerini destekleyen ve baskıyı azaltan bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir. Bunun dışında vücuda giren her türlü zararlı maddeden (sigara, alkol, uyuşturucu, deterjanlar, çamaşır suyu, kozmetikler vb) uzak durmak gerekir. Ayrıca karbonhidrattan fakir beslenme, hazır ve paketlenmiş gıdalardan uzak durmak ve en az 2-2.5 lt su tüketimi de çok önemlidir.
Bel Kayması Ameliyatı Fiyatları
Bel kayması ameliyatı fiyatları, kaç seviyede kırık ve kayma olmasına, hastanenin konumuna ve doktorun tecrübesine göre değişiklik gösterebilir. Hastaların, maliyet konusunda detaylı bilgi almak ve sağlık sigortası kapsamını değerlendirmek için ilgili sağlık kuruluşları ile iletişime geçmeleri önerilir. Ameliyat fiyatları, mesleki etik kurallar gereği dijital ortamda açıkça yayınlanmaz. Hastaların ameliyat ücretlendirmeleri, Türk Tabipler Birliği tarafından hazırlanan "Hekimlik Uygulamaları Veritabanı"ndaki ücretlendirme listesine göre yapılır. Böylece hastalar, kendilerine teklif edilen fiyatın hangi standartlara göre belirlendiğini bilmekte ve fiyatları karşılaştırma olanağına sahip olmaktadır.
…….
Bel kayması, çoğu kişinin hayatını etkileyen ciddi bir sağlık sorunudur. Gelişen tıbbi teknikler ve doğru tedavi yaklaşımları ile bu durumun üstesinden gelmek mümkündür. Eğer bel kayması belirtileri yaşıyorsanız, erken teşhis ve uygun tedavi planı için bir sağlık profesyoneline başvurmanız önemlidir. Unutmayın, sağlık sizin en değerli varlığınız ve onu korumak için proaktif olmak önemlidir. İyi bir tedavi planı ve düzenli takip ile bel kaymasından kaynaklanan sorunların üstesinden gelmek mümkündür.
Bel Kayması Ameliyatı ve Sonrası
Hastalar ameliyattan sonra en az 6-8 hafta korse kullanmalı ve 2 ay sonra bel egzersizlerine başlamalıdır. Bu egzersizler, ameliyat sonrası dönemde daha sorunsuz bir iyileşme sağlar ve bel kayması belirtilerinin yeniden ortaya çıkmasını önler.
Ameliyat Sonrası İyileşme ve Beslenme
Cerrahi öncesi ve sonrası beslenme, iyileşme sürecini etkiler. İdeal ağırlığın üzerinde bulunmak, omurga üzerindeki yükü artırarak iyileşme sürecini uzatır ve komplikasyon riskini artırır. Cerrahi öncesinde %5 ağırlık kaybı sağlanması riskleri azaltır. Cerrahi sonrasında ise enerji alımını dengelemek, kilo alımını önler ve iyileşme sürecini hızlandırır.
Sağlıklı beslenme planlaması, kalori düzenlemesi ile birlikte karbonhidrat, protein, yağ, mineral ve vitamin gereksinimlerine göre yapılmalıdır. Cerrahi sonrasında kilo alımını önlemek için enerji yoğunluğu fazla olan besinlerden ve içeceklerden uzak durulmalı, sağlıklı karbonhidrat ve protein kaynakları tercih edilmelidir. Ayrıca, yeterli su içmek önemlidir.
Bel kayması, omurga kemiklerinin düzenli dizilimindeki bozulmalar sonucu ortaya çıkan ciddi bir sağlık sorunudur. Erken teşhis ve uygun tedavi yöntemleri ile yaşam kalitesi artırılabilir. Bu makalede bel kayması nedir, belirtileri, türleri ve tedavi yöntemleri hakkında kapsamlı bilgi sunduk. Sağlıklı bir yaşam için düzenli kontrollerinizi aksatmamanız ve belirtiler ortaya çıktığında vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmanız önemlidir.