Op. Dr. Tahsin SAYGI
Boyun Fıtığının (Lomber Disk Hernisi) Tanımı, Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
Omurgamız, vücut ağırlığımızı taşıyan ve içerisinden geçen omurilik üzerinden sinirsel uyarıların beyinden vücudumuza ulaşmasına aracılık eden karmaşık bir yapıdır. Bu sinirsel uyarılar sayesinde kaslarımız kasılıp gevşer ve hareket edebiliriz. Omurgamızı oluşturan omur adını verdiğimiz kemikler arasında "amortisör" işlevi gören diskler bulunmaktadır. Bu diskler omurların ‘’arasında’’ olduğu için intervertebral disk olarak da adlandırılır. Disklerin dış kısmında anulus fibrozus adında lifli bir dış tabaka bulunur. Diskin ortasında ise anulus tarafından çevrelenen nükleus pulpozus adlı jel benzeri bir yapı bulunmaktadır. Diskin yapısının bozulması ya da anulus adlı yapının yırtılması ile nükleus pulpozus anulusun dışına çıkarak fıtıklaşır. Fıtıklaşmanın boyunda olmasına boyun fıtığı (servikal disk hernisi) adı verilir. Fıtıklaşmanın neticesi olarak omuriliğe ve omurilikten çıkan sinirlere baskı oluşur. Oluşan baskı nedeni ile sinirin elektrik iletiminde adeta bir kısa devre oluşur ve de bu kısa devre nedeni ile hastada birtakım şikayetler oluşur.


Boyun Fıtığının Nedenleri Nelerdir?
Boyun fıtığının sebepleri arasında genetik faktörler (ailede boyun ve bel fıtığı olması), kafa ve boyun travması (trafik kazası, düşme vb.), başın öne uzun süre eğilmesi, hareketsiz yaşam tarzı, zararlı alışkanlıklar (sigara,alkol vb.), zararlı kimyasalların (çamaşır suyu, deterjanlar, kozmetikler, ilaçlar, katkı maddeleri) yıpratıcı etkisi, kötü beslenme ve yetersiz su içme bulunur. Ağır kaldırmak boyun fıtığına sebep olmaz. Hareketsiz yaşama örnek olarak uzun süreli bilgisayar kullanımı gibi pasif aktiviteler verilebilir. Ayrıca, genetik yatkınlık da boyun fıtığı gelişiminde önemli bir faktördür.
Risk Faktörleri
- Ailede boyun fıtığı öyküsü olması (genetik)
- Uzun süreli masabaşında başı öne eğerek oturma
- Travma
- Boyunda tekrarlayan eğilme veya bükülme hareketleri
- Alkol, sigara, madde kullanımı
- Kimyasallar (İlaçlar, çamaşır suyu, deterjanlar ve diğer temizlik ürünleri, kozmetik ürünler)
- Karbonhidrattan zengin beslenme
- Hazır ve paketlenmiş gıdalar ile beslenme
- Hareketsiz yaşam
Bu faktörler, boyun fıtığı gelişim riskini artırabilir ve dolayısıyla bu durumların önlenmesi veya kontrol altına alınması, boyun fıtığından korunma açısından önem taşır.
Boyun Fıtığının Belirtileri
Boyun fıtığı günümüzde birçok insanın karşılaştığı yaygın sağlık sorunlarından biridir. Özellikle bilgisayar başında uzun saatler geçiren bireylerde sıkça rastlanan bu durum, boyun ağrısı, boyundan omuza ve/veya kol/ele uzanan ağrı/uyuşma ve hatta felç olması durumunda hareket kısıtlılığına sebep olabilen fonksiyon kaybı gibi belirtilerle kendini gösterir.Boyun fıtığı genellikle 20 ile 50 yaş arasında görülmekle birlikte daha ileriki yaşlarda da görülebilir. Günümüzde özellikle ofis ortamında çalışan kişilerde boyun ağrıları daha sık görülmektedir. Örneğin saatlerce masa başında bilgisayar kullanmayı gerektiren meslek gruplarında boyun ağrısı daha yoğun olabilir ancak her boyun ağrısı boyun fıtığı kaynaklı olmayabilir. Boyun ağrılarının büyük bir kısmı kas, tendon ve omurlar arasında bağlantı sağlayan eklemler ve ligaman adlı bağ dokularda kan dolaşımın azalmasına ya da zorlamaya bağlı oluşan basit ağrılardır. Bu gibi ağrıların sebebi manyetik rezonans görüntülemede (MR) ya da bilgisayarlı tomografide (BT) tespit edilemez. Boyun ağrısının bir diğer sık sebebi ise boyun düzleşmesi ve hatta boyun kamburluğudur.
Boyun fıtığının belirtileri arasında;
- Boyun, sırt ve omuzlarda sürekli veya zaman zaman ortaya çıkan ağrılar (kürek kemiğinde de olabilir),
- Boyundan omuza, kola ve hatta ele kadar uzanan ağrı/uyuşma/karıncalanma,
- Sinir hasarı nedeni ile kol ve/veya elde gelişen güç kaybı (felç),
- İş yapmakla kol ve elde meydana gelen yorgunluk,
- Omurilik hasarı olması durumunda bacakları da etkileyen uyuşma, bacaklarda boşa basma hissi, bacaklarda gelişen kramp nedeni ile dengesizlik
- Omurilik hasarının hızlıca gelişmesi durumunda boyundan aşağıdaki vücut bölgesinde kısmi ya da tam felç gelişmesi,
- Migrene benzeyen, enseden başlayıp başın ön tarafında uzanan baş ağrıları (nadiren görülebilir),
- Nadiren baş dönmesi
Bu belirtiler genellikle fıtığın sinire ve/veya omuriliğe baskı yapması sonucu ortaya çıkar. Ağrı ve uyuşmanın şiddeti ve karakteri, fıtığın yerleşimine, boyutuna ve baskı yaptığı sinire bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.
Boyun Fıtığı Nasıl Teşhis Edilir?
1.Muayene
Boyun fıtığının teşhisi, doktorun fiziksel muayenesi ile başlar. Bu aşamada, ağrının yayılımı, refleksler ve kas gücü değerlendirilir.
2.Radyolojik görüntüleme
Teşhis için mutlaka manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gereklidir. MRI için uygun olmayan hastalarda (metalik kalp kapağı, kalp pili, vücutta metalik implant vb) bilgisayarlı tomografi (BT) ile teşhis koyulmaya çalışılır. BT ile teşhis koymak çoğu zaman mümkün olmayabilir çünkü BT esas olarak kemiklerle ilgili kaliteli görüntü sağlar, fıtığı asıl gösteren ise yumuşak dokuda kaliteli görüntü sunan MRI’dır. Kliniğimize başvuran neredeyse tüm hastalara MRI tetkikini yapabilmekteyiz. Daha önce farklı merkezlerde ‘’MRI çekilemez’’ denilen hastalara bile MRI çekebilmekteyiz. Bu yüzden hemen tüm hastalarımızda teşhisi koyma konusunda MRI ilk tercihimizdir. Bazen omurlar arasında kayma denilen durumdan şüphe edilebilir ve bu durumda ek olarak röntgen de çekilebilir.
3.Elektrofizyoloji (EMG-Sinir iletim çalışmaları)
Bazı durumlarda teşhis için elektromiyogram (EMG) adlı yönteme de başvurmak gerekebilir. EMG ile baskı altında olan sinirin elektrik iletisi ölçülür. Birden fazla seviyede kanal daralması olması durumunda hangi seviyenin şikayete neden olduğunu anlamak için kullanılabilir. Ayrıca sinir sıkışması gibi ek durumların da ortaya koyulması açısından oldukça faydalıdır. Omurilik hasarı şüphesinde ise tanıya yardımcı olur.
Boyun Fıtığı ile Karışabilen Hastalıklar
Çoğu hastalıkta olduğu gibi boyun fıtığı ile de karışabilen hastalıklar vardır. Örneğin boyunda omurga ya da omurilik tümörü olması, siringomyeli (omurilikte sıvı toplanması), beyincik sarkması, omuz eklem sorunları, kolda damar tıkanıklığı olması, kol ya da elde sinir sıkışması olması, torasik outlet sendromu, kalp krizi, romatizmal durumlar vb. de boyun fıtığına benzer şekilde ağrıya sebep olabilirler. Bütün bunlar genellikle iyi bir fiziksel ve radyolojik muayene ile kolayca tespit edilebilmektedir.
Boyun Fıtığı Tedavisi
Boyun fıtığı tedavisinde birden fazla yaklaşım bulunmaktadır ve bu yaklaşımlar genellikle kişinin yaşadığı belirtilerin şiddetine ve süresine, muayene bulgularına, kişinin yaşına, eşlik eden diğer hastalıklara ve en önemlisi de MR’daki bulgulara bağlı olarak değişiklik gösterir. Eğer muayenede felç bulgusu yoksa ya da muayene sonucunda felç riskinin yüksek olduğu ön görülmüyor ise bu durumda boyun fıtığı için öncelikle ameliyat dışı tedaviler yapılır. Eğer muayenede felç varsa ya da felç riskinin yüksek olduğu ön görülüyor ise bu durumda cerrahi tedavi gereklidir. MRI’da omurilik hasarı varsa şikayet ve muayeneden bağımsız olarak kesinlikle cerrahi tedavi gerekir. Tedavi seçeneklerini 2 başlık altında toplamak mümkündür:
1- Ameliyat Dışı Tedavi Seçenekleri
1a) Konservatif Tedaviler
1b) Minimal İnvaziv Girişimsel Tedavi Yöntemleri
2) Cerrahi Tedavi
1) Ameliyat Dışı Tedavi Seçenekleri
a) Konservatif Tedaviler
- Yatak istirahati,
- Ağrı kesici-kas gevşetici-kortizon-sinir sistemi üzerinden etki eden antiepileptik ilaçlar (pregabalin, gabapentin vb) ve vitaminler (B12, alfa lipoik asit).
Ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçların genel etkisi ağrıyı kesmek, iltihabı ve ödemi azaltmak şeklindedir. Ağrı vücut için bir sinyal görevi gördüğü için mümkün olduğunca ağrıları kesmemek gerekir. Eğer dayanılmayacak kadar şiddetli (ağlatan tarzda) ağrı var ise böyle anlarda bir adet ağrı kesici alınabilir ama bunun dışında mümkün olduğunca ağrı kesicilerden uzak durmak gerekir. Unutulmamalıdır ki uzun zaman insanların sorgulamadan kullandığı birçok ilaç bir takım yan etkilerin tespit edilmesi ile toplatılmakta ve firmalara ciddi tazminat davaları açılmaktadır.
(https://www.bbc.com/.). Yukarıdaki linke tıkladığınızda bunun örneğini göreceksiniz. Bir diğer ilaç grubu olan kortizon da iltihabi reaksiyonu ve ödemi azaltabilir ve şikayetlerin gerilemesini sağlayabilir. Ağrı kesicilerden olduğu gibi kortizondan da mümkün olduğunca uzak durmak gerekir fakat geçmeyen ağrıda ya da artık ameliyat mı olsam dedirten durumlarda kortizon da kullanılabilir. Genelde insanlar kortizon kullanmaktan çok korkarlar çünkü yan etkilerinin çok fazla olduğu halk arasında kulaktan kulağa dolaşır. Kısa süreli kortizon kullanmak dünyanın sonu değildir. Ameliyat olsam mı diye düşünülen durumlarda kortizonu da denemek gerekir. Unutulmamalıdır ki kısa süreli kortizon kullanmanın riski ameliyattan fazla değildir. Bir diğer ilaç grubu olan antiepileptik ilaçlar da boyun fıtığında şikayetleri ciddi düzeyde azaltabilir. Sinir lifleri aslında canlı bir elektrik kablosuna benzetilebilir. Görevi beyinden kaynaklanan elektriksel uyarıları vücuda iletmek olan sinirlere fıtık baskı yaptığı zaman elektrik iletisinde kısa devre tarzında bozulmalar olur ve bu kısa devreler istemsiz kas kasılmasına yol açarlar. İstemsiz kas kasılması ise ağrıya sebep olur. Antiepileptik ilaçlardan olan pregabalin ve gabapentin bu kısa devreyi ortadan kaldırır ve bu sayede ağrılar azalır. Bu grup ilaçlardaki en büyük handikap bağımlılık potansiyeli olmasıdır. Bu yüzden bu grup ilaçları da mümkün olduğunca son çare olarak kullanmak gerekir. B12 ve alfa lipoik asit sinir dokunun işlevi için gerekli ve önemli vitaminlerdir. Bu vitaminlerin eksikliği sıkça söz konusu olabildiğinden boyun fıtığı olan hastaların bu vitaminleri alması tavsiye edilir. Çoğu bireyde mide ve sindirim sistemi sorunu olduğu için B12 eksikliği görülmektedir. Eğer sindirim sisteminde problem varsa bu durumda emilim sorunu olacağından dolayı B12’yi almak bir işe yaramayacaktır. Bu yüzden B12’yi dil altı almak ya da enjeksiyon şeklinde almak genellikle daha faydalıdır.
- Fizik tedavi ve rehabilitasyon (ems, parafin, masaj, kuru iğne, graston, kupa, akupunktur, manuel terapi, traksiyon, karyopraktik, egzersiz, ısı ve soğuk uygulamalar)
Fizik tedavi ve rehabilitasyon yöntemleri ile ısı ve soğuk uygulamalar ilgili bölgede kan akışı artabilir ve bağışıklık sistemi iyileştirmeye yönelik aktive olabilir. Bu sayede diskin omurilik ve/veya sinire yaptığı basınç azalabilir ve hatta fıtık küçülüp var olan felç bile düzelebilir. Bu yüzden boyun fıtığında ameliyat düşünülmeyen durumlarda mümkün oldukça fizik tedavi yöntemlerinin ilk seçenek olarak kullanılması tavsiye edilir.
Her tedavinin bir de riski olduğu gibi düşük ihtimalle de olsa konservatif tedaviler bazen tam tersi etki gösterip şikayetlerin artmasına sebep olabilir ve hatta kişinin ameliyat olmasını gerektirecek sonuçlar doğurabilir. Hangi yöntemin uygulanması konusunda kişinin mutlaka bir fizik tedavi ve beyin cerrahisi uzmanından fikir alması önemlidir.
b) Minimal İnvaziv Girişimsel Tedavi Yöntemleri
Boyun fıtığı için uygulanan minimal invaziv girişimsel tedavi yöntemleri, çoğu hastanın semptomlarını önemli ölçüde azaltabilir ve günlük yaşamlarına devam etmelerini sağlar. Bu yöntemlere ve etki mekanizmalarına sıra ile değinelim:
- Nöralterapi
Lidokain ya da prokain adlı anestezik ilacın serum ile karıştırılarak ince enjektör yardımı ile ilgili bölgeye enjekte edilmesidir. Amaç ilgili bölgede elektrik akımının yeniden düzenlenmesi ve kan dolaşımının artırılmasıdır. Epidural enjeksiyon ile benzer şekilde fıtığı küçültmez. Nöralterapi uygulanırken epidural enjeksiyonda yapıldığı gibi röntgen çekilmez. Nöralterapi ile geçici ya da uzun süreli rahatlama sağlayabilir. Bazı hastalarda ise hiç işe yaramayabilir. Bazen tek bir seans ile şikayetler ciddi düzeyde azalabilir, bazen de birden fazla seans ile yanıt alınabilir, bazen de hiç işe yaramayabilir. Bazen de ameliyat olunmasına rağmen geçmeyen ağrı nöralterapi ile geçebilir.
- Proloterapi,
Dekstroz adlı maddenin serum şeklinde ince enjektör yardımı ile ilgili bölgeye enjekte edilmesidir. Amaç ilgili bölgede kontrollü bir iltihabi reaksiyon oluşturmaktır. Oluşturulan iltihabi reaksiyonun oluşturduğu hasarı vücut tamir eder. Bu tamir gerçekleşirken fıtığın sebep olduğu hasar da tamir edilip ağrılar da ortadan kalkabilir. Epidural enjeksiyon ile benzer şekilde fıtığı küçültmez. Proloterapide de epidural enjeksiyonda yapıldığı gibi röntgen çekilmez. Yine epidural enjeksiyonda olduğu gibi proloterapi de geçici ya da uzun süreli rahatlama sağlayabilir. Bazı hastalarda ise hiç işe yaramayabilir.
- Radyofrekans
Boyun omurları arasındaki faset eklemlerin duyusunu alan sinirlerin ince iğne ile girilerek elektrokoter vasıtası ile termokoagülasyona uğratılması (yakılması) işlemidir. İşlem röntgen çekilerek yapılır. Bu işlemin fıtığın küçülmesine herhangi bir katkısı yoktur fakat geçici ya da uzun süreli olarak ağrıları azaltabilir. Bazı hastalarda ise hiç işe yaramayabilir.
- Epidural steroid enjeksiyonları (Transforaminal enjeksiyon=nokta atışı tedavisi),
Lokal anestezi altında uygulanan bu yöntem, iltihaplanma ile ödemi azaltmak ve ağrıyı hafifletmek için kortizonun doğrudan sinirin bası altında olduğu bölgeye röntgen çekilerek enjekte edilmesi ile uygulanır. Diğer yöntemlerde olduğu gibi epidural enjeksiyonlar da geçici ya da uzun süreli rahatlama sağlayabilir fakat fıtığı küçültmezler. Bazı hastalarda ise epidural enjeksiyon hiç işe yaramayabilir.
- Disk içi ozon enjeksiyonu
Lokal anestezi altında ince iğne ile ozon adlı maddenin serum şeklinde fıtıklaşan diskin içine enjekte edilmesidir. Amaç ilgili bölgede ağrıyı azaltmaktır. Diğer enjeksiyon türlerinden farklı şekilde fıtığı küçültme ihtimali vardır. İşlem yapılırken röntgen çekilir. Yine epidural enjeksiyonda olduğu gibi ozon enjeksiyonu da geçici ya da uzun süreli rahatlama sağlayabilir. Bazı hastalarda ise hiç işe yaramayabilir.
- Disk içi lazer nükleoplasti
Lokal anestezi altında ince iğne ile röntgen çekilerek fıtıklaşan diske girilir. Yeteri kadar girilince lazer verilerek ilgili bölgede ısının koagüle edici etkisi ile fıtığın küçültülmesi ve şikayetlerin azalması amaçlanır. Diğer enjeksiyon türlerinden farklı şekilde fıtığı küçültme ihtimali vardır. İşlem yapılırken röntgen çekilir. Geçici ya da uzun süreli rahatlama sağlayabilir. Bazı hastalarda ise hiç işe yaramayabilir.
Minimal invaziv girişimsel işlemler olan nöralterapi, proloterapi, radyofrekans uygulaması, epidural steroid enjeksiyonları (transforaminal enjeksiyon=nokta atışı tedavisi), disk içi ozon enjeksiyonu ve disk içi lazer nükleoplasti gibi yöntemler de şikayetlerin azalmasına ciddi katkı yapabilirler. Her tedavinin bir de riski olduğu gibi düşük ihtimalle de olsa minimal invaziv girişimsel işlemler de olumsuz yan etkilere sebep olabilirler ve hatta bazen tam tersi etki gösterip şikayetlerin artmasına bile sebep olabilirler. Bazen de kişinin ameliyat olmasını gerektirecek sonuçlar doğurabilirler.
Çoğu hasta konservatif tedaviler ya da minimal invaziv girişimsel işlemlerin biri ya da birkaçı ile iyileşme gösterir. Unutmamak gerekir ki boyun fıtığı kendiliğinden de küçülebilir, şikayetler geçebilir ve hatta felç bile düzelebilir. Fıtığın kendiliğinden iyileşme ihtimalini artırmak için beslenme, yeterli su içme (en az 2-2.5 lt), zararlı madde ve alışkanlıklardan uzak durmak (sigara, alkol, çamaşır suyu, deterjanlar, kozmetik ürünler, kimyasallar, katkı maddeleri vb.) ve egzersiz çok önemlidir. Kendiliğinden iyileşme olup/olmayacağı muayene ve MR bulgularına göre önceden kesin olarak tahmin edilemez. Ayrıca hangi hastanın hangi tedaviden fayda göreceği muayene ile ya da MR görüntüsündeki bulgular ile önceden anlaşılamaz. Hasta hekime başvurur ve hekimin öngördüğü ya da alışık olduğu tedaviyi alır. Tedaviden fayda görmez ise diğer seçenek uygulanır ve bu şekilde hangi tedavinin fayda edeceği tedavinin uygulanmasının ardından hastanın vereceği tepki ile anlaşılır. Bu durumu bir nevi deneme-yanılma şeklinde de ifade etmek mümkündür. Şikayetlerin ameliyat dışı tedaviler ile geçmemesi, yaşam kalitesini bozması gibi durumlarda cerrahi müdahale gerekli olabilir. Dolayısı ile hangi tedavinin uygulanacağı konusunda mutlaka bir fizik tedavi doktoru ya da beyin cerrahisi uzmanına başvurup muayene olmak gerekmektedir.
2) Cerrahi Tedavi
Muayenede kuvvet kaybı (kolda, elde ya da bacakta felç), idrar ve büyük abdest kontrolünde kayıp (kaçırma ya da idrar yapamama, kabızlık), cinsel fonksiyon kaybı, bacaklarda kasılma nedeni ile olan dengesizlik, MRI’da omurilik hasarı olması ve ameliyat dışı tedavilere rağmen şikayetlerin geçmemesi durumunda cerrahi tedavi gereklidir. Tüm tedavi seçenekleri arasında en hızlı sonuç veren ve şikayetlerin en hızlı şekilde azalmasını sağlayan yöntem cerrahi tedavidir. Boyun fıtığı ameliyato önden yapılırsa ve fıtığın tamamı boşaltılıp araya cage ya da protez adı verilen materyal koyulursa fıtığın tekrar etme ihtimali yoktur. Yine de ameliyattan sonra sanki herşey normale dönmüş gibi düşünmeyip dikkatli olmak gerekir. Travmalardan ve ani boyun hareketlerinden kaçınmaya özen gösterilmelidir. Yaşam tarzına dikkat edilmezse bu durumda farklı mesafeden bir fıtık gelişebilir ve şikayetler yeniden başlayabilir. Halk arasında ‘’her ameliyat olan daha kötü oluyor’’ şeklinde oluşan algı yanlış bir algıdır. Ameliyattan sonra şikayetlerin geçmeme ihtimali ve nüks etme ihtimali düşük bir ihtimaldir. Eğer ameliyat sonrası dikkat edilirse bu ihtimal daha da azalır ve kolay kolay şikayetler tekrar başlamaz. Her tedavinin olduğu gibi boyun fıtığı ameliyatının da başarısız olma ihtimali bulunmaktadır. Bu ihtimal küçük bir ihtimaldir ve başarı şansını artırmak için vücuda giren zararlı maddelerden uzak durmak (sigara, alkol, deterjanlar, çamaşır suyu, kozmetikler vb.) karbonhidrattan fakir beslenmek, hazır ve paketlenmiş gıdalardan uzak durmak, günlük en az 2.5 lt su tüketimi, ameliyat sonrası boyun için gerekli dikkati göstermek ve egzersizler yapmak gerekir. Boyun fıtığının cerrahi tedavisinde 2 yöntem bulunmaktadır, bunlar mikrocerrahi ve endoskopik cerrahidir (kapalı boyun fıtığı ameliyatı);
a) Mikrodiskektomi: En yaygın kullanılan ve boyun fıtığında altın standart olarak kabul edilen ameliyat yöntemidir. Mikrocerrahide ön (ventral) ve arka (dorsal) olmak üzere iki ana yaklaşım bulunmaktadır.
i) Önden yapılan ameliyatlarda genellikle boyunun sağ tarafına 4-5 cm boyunda yatay bir kesi yapılır ve cilt dokusu ile yüzeyel kas tabakası aşıldıktan sonra boyun kasları arasında ilerlenir. Bu süreçte şah damarı sağa, yemek ve soluk borusu ise sola doğru çekilerek omurga ön bölgesine ulaşılır. Ameliyat sırasında, belirlenen omurga seviyesine işaret konularak röntgen filmi ile kontrol edilir. Daha sonra cerrahi mikroskop kullanılarak mikrodiskektomi işlemi gerçekleştirilir ve omurilik veya kola uzanan sinire baskı yapan fıtık parçası çıkarılır. Bazen de parça ile beraber ameliyat yapılan seviyedeki kıkırdağın tamamı çıkartılır. Boşalan alana, omurları sabitlemek için cage ya da omurlar arası hareketi korumak için protez adı verilen materyaller koyulur. Eğer birden fazla seviye ameliyat ediliyor ise bu durumda ek olarak plak/vida sistemleri ile de ilave sabitleme yapılabilir. Ameliyat sonunda kanama kontrolü yapıldıktan sonra, kesi yeri cilt içinden atılan estetik dikişler ile dikilir ve operasyon tamamlanır. Bazen operasyon bölgesine minivak adı verilen dren kanamayı boşaltmak için koyulabilir.
ii) Boyun fıtığı ameliyatının diğer bir yöntemi ise, boynun arka tarafından yapılan cerrahi girişimdir. Daha az sıklıkla tercih edilen bu yöntem, fıtık omurilikten çıkan sinir kökünün hemen altında ya da kola giden sinir kanalına girdiği yerin başlangıcında ise tercih edilir. Ayrıca birden fazla mesafede ve özellikle kireçlenme tazında omurilik hasarı yapan boyun fıtığı varsa ya da önden yapılacak ameliyat ile basının yeterli düzeyde kaldırılamayacağı ön görülüyor ise bu durumda laminektomi ya da laminektomiye ilave olarak platin (vida) takılması şeklinde de ameliyat yapılabilir. Nadiren ise hem önden hem de arkadan ameliyat etmek gerekebilir. Arkadan yapılan ameliyatlar, şah damarı, yemek borusu ve nefes borusu gibi önemli anatomik yapıları tehdit etmediği için önden yapılanlara göre daha az risk taşır. Ancak, arkadan yapılan ameliyatlarda kas sıyrılması ve kemik doku çıkarımı nedeniyle boyun ağrısı şikayetleri bir miktar daha fazla olabilir.
b) Endoskopik Diskektomi: Halk arasında kapalı ameliyat olarak bilinen bu yöntemde daha küçük bir kesi yapılarak fıtığın sinire baskı yapan kısmı veya diskin tamamı çıkartılır. Diskin tamamı çıkartılırsa bu durumda iki kemik arasına cage adlı materyal oyulur. Gerek mikrodiskektomi ve gerek endoskopik diskektominin birbirine göre avantajları bulunmakla birlikte tüm dünyada altın standart olarak kabul edilen ameliyat yöntemi mikrodiskektomidir.
Boyun Fıtığı Ameliyatının Riskleri
Her cerrahi işlemde olduğu gibi, boyun fıtığı ameliyatlarının da potansiyel riskleri vardır. Bu riskler arasında enfeksiyon, kanama, sinir/omurilik hasarına bağlı kısmi ya da yatalak bırakacak düzeyde felç olma, ses kısıklığı, yemek borusu hasarı ve ölüm bulunur. Bu riskler son derece düşük ihtimale sahip risklerdir. Deneyimli bir cerrah ve modern cerrahi teknikler bu riskleri önemli ölçüde azaltmaktadır.
Boyun Fıtığı Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci
Boyun fıtığı ameliyatından sonra iyileşme süreci, kişiye özel olarak değişkenlik gösterir. Ameliyat sonrası hastalar genellikle aynı gün ya da bir sonraki gün taburcu edilir. İyileşme sürecinde, doktorun önerdiği boyun egzersizlerini düzenli olarak yapmak, iyileşmeyi hızlandırır ve boyun bölgesinin eski hareket kabiliyetini geri kazanmasına yardımcı olur. Ameliyat sonrası dönemde ağrı yönetimi, enfeksiyon riskini azaltma ve yara bakımı gibi konulara özellikle dikkat edilmesi gerekir. Hastaların çoğu, operasyondan birkaç hafta sonra normal günlük aktivitelerine dönebilirler, ancak tam iyileşme ve eski aktivite düzeyine dönüş birkaç ayı bulabilir.
Boyun Fıtığı Ameliyatı Ne Zaman Gerekir?
Boyun fıtığı tedavisinde ameliyat, genellikle konservatif (ameliyat dışı) tedavilerin başarısız olduğu durumlarda veya hastanın sinir basısı nedeniyle kol ve elde ciddi kuvvet kaybı yaşadığı, omurilik hasarı nedeni ile bacaklarda kasılmalardan dolayı gelilen dengesiz yürüme gibi ciddi nörolojik problemler ortaya çıktığında önerilir. Ameliyatla, baskı altında olan sinir kökü ve omurilik rahatlatılarak ağrının ve diğer semptomların azaltılması amaçlanır.
Boyun Fıtığında Egzersizlerin Önemi
Boyun fıtığı sorunu yaşayan kişiler için egzersizlerin önemi büyüktür. Uzmanlar, evde yapılabilecek basit egzersizlerin boyun fıtığı semptomlarını hafifletebileceğini belirtir. Ancak bu egzersizlerin bir beyin cerrahisi ve fizik tedavi uzmanının rehberliğinde, kişinin durumuna uygun şekilde planlanması gerekir.
Boyun Fıtığı İçin Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Boyun fıtığından korunma ve mevcut durumun yönetimi için yaşam tarzında yapılacak değişiklikler büyük önem taşır. Bunlar arasında düzgün duruş, ergonomik çalışma istasyonu düzenlemeleri ve günlük aktivitelerde dikkatli olmak, düzenli egzersiz ve yüzme gibi aktiviteler, boyun fıtığının önlenmesinde ve mevcut semptomların yönetilmesinde yardımcı olabilir. Sağlıklı bir postür, omurganın doğal eğrilerini destekleyen ve baskıyı azaltan bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir. Bunun dışında vücuda giren her türlü zararlı maddeden (sigara, alkol, uyuşturucu, deterjanlar, çamaşır suyu, kozmetikler vb) uzak durmak gerekir. Ayrıca karbonhidrattan fakir beslenme, hazır ve paketlenmiş gıdalardan uzak durmak ve en az 2-2.5 lt su tüketimi de çok önemlidir.
Boyun Fıtığı Ameliyatı Fiyatları
Boyun fıtığı ameliyatı fiyatları, uygulanan tedavi yöntemine, hastanenin konumuna ve doktorun tecrübesine göre değişiklik gösterebilir. Hastaların, maliyet konusunda detaylı bilgi almak ve sağlık sigortası kapsamını değerlendirmek için ilgili sağlık kuruluşlarıyla iletişime geçmeleri önerilir.
Sonuç ve Çağrı
Boyun fıtığı, modern yaşamın getirdiği zorluklardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır fakat gelişen tıbbi teknikler ve doğru tedavi yaklaşımları ile bu durumun üstesinden gelmek mümkündür. Eğer boyun fıtığı belirtileri yaşıyorsanız, erken teşhis ve uygun tedavi planı için bir sağlık profesyoneline başvurmanız önemlidir. Unutmayın, sağlık sizin en değerli varlığınız ve onu korumak için proaktif olmak önemlidir. İyi bir tedavi planı ve düzenli takip ile boyun fıtığından kaynaklanan sorunların üstesinden gelmek mümkündür.