
El Titremesi: Nedenleri, Türleri ve Tedavi Yöntemleri
Şubat 10, 2025
Hafızanızı Güçlendirecek 10 Etkili Yöntem
Şubat 20, 2025Baş ağrısı, modern hayatın getirdiği stres, iş yoğunluğu, uyku düzensizlikleri ve daha birçok sebepten dolayı sıkça karşılaşılan bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Türkiye'de toplumun yarısı, hayatının bir döneminde baş ağrısı şikayeti yaşamaktadır. Ancak her baş ağrısı aynı değildir ve bazıları altta yatan ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir. Bu nedenle baş ağrılarının çeşitlerini, sebeplerini ve ne zaman doktora başvurulması gerektiğini bilmek, hem hayat kalitesini artırmak hem de olası tehlikeleri önlemek açısından oldukça önemlidir.

Baş Ağrısı Nedenleri
Baş ağrıları iki ana kategoriye ayrılır:
-
Kronik (ömür boyu süren) tekrarlayıcı baş ağrıları
Bu tarz baş ağrıları, baş ağrılarının yaklaşık %90'ını oluşturur ve bu tarz ağrılarda altta yatan bir hastalık bulunmaz.
A.Migren (vasküler=damarsal tip baş ağrısı)
Şiddetli, zonklayıcı ve genellikle tek taraflı baş ağrısıdır. Işık hassasiyeti, mide bulantısı ve kusma gibi semptomlarla birlikte görülebilir. Bireylerde migren atakları genellikle duruma bağlı olarak meydana gelir ve parlak ışık, stres, diyet değişiklikleri, travma, radyolojik kontrast madde uygulanması (özellikle anjiyografi) ve vazodilatatör (damar genişletici) ilaçlar ağrı ataklarını tetikleyebilir. Migrenin 7 farklı tipi bulunmaktadır.
i) Yaygın Migren
Aurasız (atak gelmesine yönelik ön belirti olmayan) veya nörolojik defısitsiz (felcin eşlik etmediği), ışık hassasiyeti ve bulantı-kusma ile seyreden dönemsel baş ağrısı ataklarıdır.
ii) Klasik Migren
Yaygın migrene auranın (migren atağının ön belirtisi) eşlik etmesi durumuna klasik migren adı verilir. Şikayetler 24 içinde tamamen düzelir, nadiren nörolojik defisitle (felç) ile beraber seyreder. Geçici olan bu felçlerin yarısından fazlasını görme bulguları oluşturur ve genellikle uyanık haldeyken parıldama, yıldızlar, kompleks geometrik şekiller, sabit şekiller vb. görme şeklinde olup sonrasında kısmi ya da tam görme kaybı ile devam eder. İkinci sıklıktaki belirtiler somatosensoryel (uyuşma) şeklinde olup, alt yüz yarısı ve eli içerir. Daha az sıklıkla afazi (konuşamama), hemiparezi (vücudun bir yarısında felç) veya beceriksizlik (bilinen bir beceride kayıp) görülebilir. Felcin adım adım ilerleyişi tipik bir bulgudur. Migrenli hastalarda inme (beyine pıhtı atması) riski muhtemelen artmıştır.
iii) Komplike Migren
Baş ağrısı ile çok az ilişkili veya ilişkisiz, nadir gelişen klasik migren araklarıdır. Gelişen felç 1 ay içinde tam olarak düzelir. Düzelme süresi 1 ayı aşmaz.
iv) Migren Eşdeğeri
Baş ağrısı yoktur fakat bulantı-kusma, görsel belirtiler gibi nörolojik belirtier vardır. Çoğunlukla çocuklarda görülür ve ilerleyen yaşta tipik migrene dönüşür.
v) Hemiplejik Migren
Vücudun bir yarısının felç olması (hemipleji) durumu vardır. Baş ağrısı felçten önce başlar ve baş ağrısı bittikten sonra bile felç devam edebilir.
vi) Küme (Cluster) Baş Ağrısı (Histaminik Migren):
Gerçek migrenden farklı olarak nörovasküler (sinirsel ve damarsal) bir olaydır. Şiddetli, tekrarlayan, tek taraflı ağrı ataklarıdır. Genellikle göz-alın tarafı ya da göz-tarafta görülüp nadiren çeneye yayılır ve genellikle başın aynı yarısında tekrarlar. Ağrı ile aynı tarafta vücutta da belirtiler sık gözlenir. Bu belirtiler arasında gözde sulanma, burunda dolgunluk/akıntı,yüz kızarıklığı bulunur. Göz kapağında düşme ve göz bebeğinde küçülme de görülebilmektedir. Bu durum Horner Sendromu’na benzer. Erkeklerde daha sık görülen bu tür migren aile bireylerinde de görülebilmektedir. Baş ağrısı genellikle 30-90 dakikada sonlanır, genellikle 4-12 hafta süreyle sıklıkla günün aynı saatinde ve günde bir veya daha fazla sıklıkta tekrarlar. Takiben ortalama 12 aylık süreyle iyileşme dönemi vardır.
vii) Baziler Arter Migreni
Esasında ergenlik dönemiyle sınırlıdır. Tekrarlayan, dakikalar veya saatler içinde sonlanan geçici felç ataklarıdır. Felçler sıklık sırasına göre vertigo(baş dönmesi), yürüyüşte dengesizlik, görme bozukluğu (kısmi, tek taraflık ya da çift taraflı körlük) ve konuşmada kekeleme tarzı bozulma şeklinde olur. Takibinde ciddi baş ağrısı oluşur. Bulantı ve kusma nadir görülür. Bu tarz kişilerde ailede migren hikayesi bulunma sıklığı %86'dır oranındadır.
B. Kas kasılması tipi baş ağrıları (gerilim tipi baş ağrıları)
Başın her iki tarafında hissedilen, hafif ila orta şiddette, baskı hissi şeklinde olan ağrılardır. Genellikle stres ve yorgunlukla ilişkilidir.
-
Patolojiye (hastalığa) bağlı baş ağrısı
Bu tarz baş ağrıları altta yatan başka bir hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkar. Bu tür baş ağrıları, ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir. En yaygın sekonder baş ağrısı nedenleri şunlardır:
A.Sistemik hastalıklara bağlı baş ağrısı
Tüm vücudu etkileyen bir hastalık, örneğin tansiyon hastalığı, vücuttaki minerallere ait dengesizlik, örneğin Magnezyum eksikliği vb…
B.Kafa içi (intrakranial) hastalığa (patolojiye) bağlı baş ağrısı:
i) Beyin kanaması:
Ani başlangıçlı, şiddetli, genellikle kusmanın eşlik ettiği tarz baş ağrıları. Beraberinde felç de görülebilir. Kanama beyin damarlarında oluşan anevrizma, damar yumağı (arteriyovenöz malformasyon) vb. bir durumdan dolayı görülebilir. Damarlarda herhangi bir sorun olmadan da tansiyon yükselmesine bağlı ince damarlarda yırtılma şeklinde de beyin kanaması gerçekleşebilir.
ii) Herhangi bir sebepten ötürü artmış kafa içi basıncı (KİBAS):
Vücudun her bölgesinde olduğu gibi kafa içinde de bir basınç vardır. Bu basıncın da olması gereken normal bir değeri vardır. Kafa içindeki basınç olması gerekenden fazla olursa bu durumda bir takım şikayetler ortaya çıkar. Bu şikayetler baş ağrısı, uykuya meyil, bilinç kaybı, bulantı-kusma, görme kaybı ve koma gibi belirtilerdir. Kafa içi basıncının ani olarak yükselmesi kişiyi hızla ölüme bile götürebilir. Tümör, hidrosefali (beyinde sıvı birikmesi), inflamasyon (iltihap), psödotümör serebri (beyin-omurilik sıvısının basıncında artış), beyin kanaması vb. kafa içi basıncı artıran nedenlerden bazılarıdır. Tümörler genellikle yavaş büyüdükleri için erken evrelerde baş ağrısına sebep olmayabilirler.
iii) Beynin etrafını saran zarların (meninksler) iltihabı (enflamasyonu) veya irritasyonu:
Beynin etrafını dıştan içe doğru dura, araknoid ve pia adlı 3 kat kılıf sarar. Meninks adı verilen bu yapıların iltihap kapmasına menenjit adı verilir. İnsan başı ağrırken asıl olarak ağrılı olan bölge bu meninkslerdeki gerginliktir. Örneğin beyin kanamasında kafa içi basınç artar ve meninkslerde basınç arttığı için gerginlik oluşur. Bu gerginlik ağrı olarak hissedilir. Menenjitte ise meninkslerde iltihap olduğu için baş ağrısı çok şiddetli olarak hissedilir. Menenjitte o kadar ağrı hissedilir ki kişinin başını sağa sola bile oynatması bile çok şiddetli ağrıya sebep olabilir. Bu yüzden özellikle ensedeki kaslar kasılır ve kişi başını öne eğip çenesini göğüse dokunduramaz. Bu duruma ense sertliği adı verilir. Ense sertliği beyin kanamasının bazı türlerinde de görülebilir. Menenjitte görülen bir diğer önemli bulgu ise yüksek ateştir.
iv) Beyinde tümör olması:
Tümörler genellikle yavaş yavaş büyürler ve tümörün ilk oluşumu esnasında baş ağrısı olmayabilir ancak zamanla tümör büyüdükçe kafa içinde bir yer işgal etmeye başlar. Bu durum kafa içi basıncın artmasına sebep olabilir. Kafa içi basınç artışı da yukarıdaki mekanizma ile baş ağrısına sebep olur. Bunun dışında tümör varlığında kafa içi basınç artışı olmadan da baş ağrısı görülebilir. Beyin tümörlerindeki önemli bir özellik ise sabahları baş ağrısının daha şiddetli hissedilmesidir. Bu tür ağrılar genellikle gün içinde azalır.
C.Göz, burunun yutağa bağlandığı boşlukta veya kafa dışındaki (ekstrakraniyal) dokuların hastalığına bağlı baş ağrısı:
Kafatasının içinde beyin bulunur. Kafatasının dışında ise göz, kulak, burun boşluğu vb. dokular bulunur. Bu dokularda meydana gelecek herhangi bir sorun da baş ağrısı yapabilir. Örneğin üst solunum yolu enfeksiyonları, sinüzit ve göz içi basınç artışı (glokom) vb. gibi hastalıklar da baş ağrısı yapabilir. Bu tarz ağrılarda olay kafatasının dışında olduğu için bilinç ile ilgili bozukluklar ve felç gelişimi görülmez. Sinüzit ve kulak iltihabı olan otitte nadiren iltihap kafatasını eriterek beyin içerisine yayılabilir. Bu gibi durumda baş ağrısına ilave olarak bilinç değişimi ve felç de görülebilir.
D.Kafa travmasını takiben gelişen baş ağrısı:
Kafa travmasından sonra da baş ağrısı sıkça görülen bir durumdur. Kafa travmasında travmanın şiddeti ve eşlik eden beyin kanaması vb. durum varlığına göre şikayetlerin şiddeti ve çeşitliliği değişir. Örneğin kafa travmasına beyin kanaması eşlik ederse baş ağrısına ilave olarak bilinç bozukluğu ve felç de eşlik edebilir.
E.Beyin ameliyatını takiben olan baş ağrıları
Ameliyat sonrasında başlayan ve geçmeyen baş ağrıları olabilir. Bu gibi ağrılarda ağrı ciltteki yaraya bağlı olabileceği gibi kafatasındaki ya da dura adlı kılıftaki kesiye bağlı olabilir. Genellikle bu ağrılar zaman içinde azalarak kaybolurlar.
F. İlaç Kullanımı:
Bazı ilaçlar yan etki olarak baş ağrısına sebep olabilir. Örneğin damar genişlemesine sebep olan ilaçlar baş ağrısına sebep olabilir. Tansiyon ilaçlarından bazıları damarlarda genişleme yaparlar. Damarda genişleme olması bir takım mekanizmalarla baş ağrısına sebep olabilir.
Baş Ağrısının Tehlike İşaretleri
Her baş ağrısı tehlikeli olmasa da, bazı belirtiler, altta yatan ciddi bir sağlık sorununun işareti olabilir. Aşağıdaki durumlarda baş ağrısı mutlaka ciddiye alınmalı ve bir sağlık profesyoneline danışılmalıdır:
- Ani ve Şiddetli Baş Ağrısı: Özellikle daha önce böyle bir ağrı yaşamamışsanız, aniden başlayan ve çok şiddetli olan baş ağrıları beyin kanaması gibi hayati tehlike arz eden durumların belirtisi olabilir.
- Nörolojik Belirtilerle Birlikte Olan Baş Ağrısı: Baş ağrısına bulantı, kusma, konuşma güçlüğü, görme kaybı, kol veya bacaklarda kuvvet kaybı gibi nörolojik belirtiler eşlik ediyorsa, bu durum acil müdahale gerektirebilir.
- Sabahları Daha Şiddetli Olan Baş Ağrısı: Beyin tümörleri veya diğer kitleler, sabahları baş ağrısının daha şiddetli hissedilmesine neden olabilir. Bu tür ağrılar genellikle gün içinde azalır.
- Kronik ve Giderek Şiddetlenen Baş Ağrısı: Zamanla şiddeti artan ve sürekli hale gelen baş ağrıları, altta yatan bir sorunun habercisi olabilir.
Bu belirtiler gözlemlendiğinde, kendi kendine ağrı kesici kullanarak durumu geçiştirmek yerine, mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Unutulmamalıdır ki erken teşhis, tedavi sürecinde büyük önem taşır.
Tehlikesiz Baş Ağrıları ve Önleyici Tedbirler
Tehlikeli olmayan baş ağrıları genellikle yaşam tarzı alışkanlıklarından kaynaklanır. Bu tür ağrılar, günlük yaşamı olumsuz etkilese de hayati bir tehlike oluşturmaz. Ancak, yaşam kalitesini artırmak ve bu tür ağrıları en aza indirmek için bazı önleyici tedbirler almak faydalı olabilir:
- Stres Yönetimi: Stres, baş ağrılarının en yaygın nedenlerinden biridir. Düzenli egzersiz, meditasyon, yoga gibi stres yönetimi teknikleri, baş ağrılarını azaltmada etkili olabilir.
- Düzenli Uyku: Uyku düzensizlikleri, baş ağrısını tetikleyebilir. Her gün aynı saatte uyuyup uyanmaya özen göstermek ve yeterli süre uyumak, baş ağrısı riskini azaltabilir.
- Sağlıklı Beslenme: Düzensiz beslenme veya bazı gıdalar, özellikle migreni tetikleyebilir. Dengeli beslenmek, düzenli aralıklarla yemek yemek ve tetikleyici gıdalardan kaçınmak baş ağrısını önleyebilir.
- Hidratasyon: Yeterli miktarda su içmemek, baş ağrısına neden olabilir. Günlük su tüketimine dikkat etmek, baş ağrısını önlemede basit ama etkili bir yoldur.
Tehlikesiz baş ağrıları genellikle ağrı kesicilere yanıt verir ve kısa sürede geçer. Ancak, bu tür ağrılar sürekli hale gelirse veya yaşam kalitesini ciddi şekilde etkiliyorsa, bir sağlık profesyoneline danışmakta fayda vardır.
Baş Ağrısı Tedavisi ve Ağrı Kesicilerin Rolü
Baş ağrılarının tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden biri ağrı kesici ilaçlardır. Ancak, ağrı kesici kullanımı ağrıya sebep olan sorunu ortadan kaldırmaz, sadece şikayeti bastırır. Her ilacın bir yan etkisi olabilir ve mümkün olduğunca ağrı kesici ilaç almaktan kaçınılması sağlık açısından daha doğru bir davranıştır. Ağrı vücut için bir sinyal görevi gördüğü için mümkün olduğunca ağrıları kesmemek gerekir. Eğer dayanılmayacak kadar şiddetli (ağlatan tarzda) ağrı var ise böyle anlarda bir adet ağrı kesici alınabilir ama bunun dışında mümkün olduğunca ağrı kesicilerden uzak durmak gerekir. Unutulmamalıdır ki uzun zaman insanların sorgulamadan kullandığı birçok ilaç bir takım yan etkilerin tespit edilmesi ile toplatılmakta ve firmalara ciddi tazminat davaları açılmaktadır. (https://www.bbc.com/turkce/haberler/2011/11/111123_merck#:~:text=Bir%20d%C3%B6nem%20g%C3%B6zde%20bir%20ila%C3%A7,tedavisi%20i%C3%A7in%20piyasaya%20s%C3%BCr%C3%BClmesinden%20kaynaklan%C4%B1yor.). Yukarıdaki linke tıkladığınızda bunun örneğini göreceksiniz.
Ağrı Kesicilerin Doğru Kullanımı
Ağrı kesiciler, baş ağrısını hafifletmek için hızlı ve etkili bir çözüm sunabilir ancak, bu ilaçların sık ve uzun süreli kullanımı ciddi yan etkilere neden olabilir. Örneğin birçok ağrı kesici mideye, böbreklere ve/veya karaciğere zarar verebilir.
Baş ağrısını hafifletmek için kullanılan ağrı kesiciler, sadece geçici bir çözüm sunar. Altta yatan nedeni ortadan kaldırmadan sürekli ağrı kesici kullanımı, sorunu daha da büyütebilir. Bu nedenle, ağrı kesicilerden sonuç alınamıyorsa veya baş ağrısı sürekli hale geliyorsa, mutlaka bir doktora danışılmalıdır.
Alternatif İlaçlar
- Atak tedavisinde kullanılan ilaçlar
- Ağrı kesiciler
- Migrene özgü ilaçlar (Triptanlar, Ergot türevleri)
- Bulantı önleyici ilaçlar
- Opioidler: Rutin migren tedavisinde yeri yoktur. Tedavideki etkinliği çok azdır ve kontrollu çalışmalar bulunmamaktadır. En önemli kullanım alanı kalp hastalığı ve triptanların veya ergotamin türevlerinin kullanımının kontrendike olduğu durumlardır. Diğer ilaçlara cevap vermeyen durumlarda nadiren kullanılır. Bu ilaçların bağımlılık oluşturma potansiyeli yüksektir. Bu ilaçlara örnek olarak hidromorfin, meperidin, morfin, butorfanol verilebilir.
- Nöroleptikler: Klorpromazin ve proklorperazin gibi nöroleptikler migren atağı tedavisinde hem bulantı hem de ağrı üzerine etkinlikleri nedeniyle tek başlarına veya kombine olarak kullanılabilirler.
- Migren atağını önleyen ilaçlar (Profilaktik tedavi)
- Beta-blokerler: Migrenin önleyici tedavisinde en sık kullanılan ilaçlardır. Propranolol, timolol nadolol, atenolol ve metoprolol örnek olarak verilebilir. Kalp damar tıkanıklığı veya hipertansiyona eşlik eden migren tarzı baş ağrılarında tercih edilir. Şeker hastalığı, tiroid bezinin fazla çalışması (hipertiroidizm), tiroid bezinin aşırı çalışmasına bağlı zehirlenme (tirotoksikoz) ve damarsal hastalıklarda dikkatli kullanılmalı, sporcularda tercih edilmemelidir.
- Anti-depresanlar: Depresyon, uyku bozuklukları, anksiyete ve diğer ağrı bozukluklarının eşlik ettiği durumlarda tercih edilebilirler. Amitriptilin, fluoksetin ve venlafaksin bu grup ilaçlara örnek olarak verilebilir.
- Anti-epileptik ilaçlar (Epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar): Epilepsi, anksiyete, bipolar hastalığı ve nöropatik ağrısı olan migren hastalarında ilk planda seçilecek ilaçlardır. Günümüzde en sık valproik asit ve topiramat kullanılmaktadır. Lamotrijin özellikle uzamış aurası olan hastalarda tercih edilebilir. Depresyon, Reynaud fenomeni, astım ve diyabet gibi beta-blokerlerin kullanılamadığı durumlarda migren olması durumunda epilepsi ilaçları rahatlıkla kullanılabilir.
- Kalsiyum kanal blokerleri: Bu grup ilaçlara örnek olarak verapamil ve flunarizin verilebilir. Bu grup ilaçlar ailesel hemiplejik migren, baziler tip migren, hipertansiyon, Raynaud fenomeni, anjina ve astım varlığında tercih edilirler.
- Serotonin Antagonistleri: Bu gruba örnek olarak metiserjit verilebilir, ancak yan etkileri ve ülkemiz dahil birçok ülkede bulunmaması nedeniyle kullanımı sınırlıdır. Yan etkileri kilo alımı, kol ve bacaklarda ödem bulunur. Uzun süreli kullanımda kalp, böbrek ve akciğerde ciddi yan etkiler gelişebilir. Hipertansiyon ve gebe hastalarda kullanılmamalıdır. Triptanlar ile beraber kullanılmamalıdır. Siproheptadin ise bu gruba dahil olan ve çocuklarda migren profilaksisinde kullanılan bir ilaçtır. İştah artışı, kilo alma, hafif sarhoşluk hissi gibi yan etkileri vardır.
- Diğer ilaçlar: Migren tedavisinde etkinlikleri kesin gösterilmemiş olmakla birlikte, klinikte pratikte kullanılabilen ve halen araştırılmakta olan bazı ilaçlar vardır, bunlar;
Lidokain, isomepten mukuat, botulinum toksin tip A, riboflavin, magnezyum, Co-Q enzimidir.
Alternatif Tedavi Yöntemleri
Baş ağrısı tedavisinde ilaç dışı yöntemler de etkili olabilir. Özellikle migren ve gerilim tipi baş ağrılarında, yaşam tarzı değişiklikleri ve alternatif tedaviler olumlu sonuçlar verebilir. Bu yöntemler arasında şunlar yer alır:
-
- Yaşam tarzı değişiklikleri: Yaşam tarzı değişiklikleri, stres yönetimi, düzenli uyku, sigara/alkol vb. zararlı kimyasallardan uzak durma ve sağlıklı beslenme migren ataklarını azaltabilir.
- Tetikleyicilerin farkında olma ve kaçınma : Diyet (Alkol, nitritler, aspartam, peynirden kaçınma), çevresel faktörler (parlak ışık, hava değişiklikleri, yükseklik, rahatsız edici kokulardan kaçınma), ilaçlardan kaçınma, hormonal değişimlerde ek önlemler alma (adet dönemi, oral kontraseptif ilaçlar)
- Akupunktur: Özellikle kronik baş ağrılarında etkili olan bu yöntem, ağrının kaynağına yönelik tedavi sağlar.
- Fizik Tedavi: Boyun ve sırt kaslarını güçlendiren egzersizler ve boyuna yönelik manüpilasyonlar (karyopraktik) baş ağrısına iyi gelebilir
- Nöralterapi: Baş ve boyuna yapılan enjeksiyonlar baş ağrılarını hafifletebilir.
- Botoks: Botulinum toksini olarak bilinen botoks da kaslarda 6 ay kadar süre geçici felç oluşturarak kasılmaları engeller. Bu durum bir takım mekanizmalarla baş ağrısına iyi gelebilir.
- Magnezyum: Bazı migren türleri magnezyum eksikliği nedeni ile gelişmektedir. Özellikle bayanlarda adet döneminde tetiklenen bu migren türünde magnezyum takviyesi almak şikayetleri büyük oranda geçirebilir.
- Biorezonans: Biorezonans, vücudun elektromanyetik dalga frekanslarını kullanarak sağlık sorunlarını teşhis ve tedavi eden yöntemdir. Birçok hastalıkta şikayetleri azaltabilen bu tedavi kronik baş ağrılarında da etkili olabilmektedir.
- Biyogeribildirim: Vücudun fizyolojik tepkilerini kontrol altına almayı öğreten bu yöntem, stresi yönetmede ve baş ağrısını azaltmada etkilidir.
Bu tür tedavi yöntemleri mümkün olduğunca ağrı kesicilerin yerine tercih edilmelidir. Unutulmamalıdır ki uzun zaman insanların sorgulamadan kullandığı birçok ilaç bir takım yan etkilerin tespit edilmesi ile toplatılmakta ve firmalara ciddi tazminat davaları açılmaktadır. (https://www.bbc.com/turkce/haberler/2011/11/111123_merck#:~:text=Bir%20d%C3%B6nem%20g%C3%B6zde%20bir%20ila%C3%A7,tedavisi%20i%C3%A7in%20piyasaya%20s%C3%BCr%C3%BClmesinden%20kaynaklan%C4%B1yor.). Yukarıdaki linke tıkladığınızda bunun örneğini göreceksiniz. Ancak, her tedavi yöntemi herkes için uygun olmayabilir, bu nedenle bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir.
Özel Durumlar
- Gebeler ve emzirme:
İlaç dışı tedaviler tercih edilir. Asetaminofen ve 2. trimesterde bazı ağrı kesiciler kullanılabilir. Triptan ve ergotamin türevleri kesinlikle kullanılmamalıdır. Emzirme dönemindeki migren hastalarında triptan ve ergotamin türevleri kullanılabilir, ancak emzirmeye 24 saat ara verilmesi önerilmektedir. Atak önlenmesi için magnezyum ve Metoprolol (B grubu) kullanılabilir.
- Çocuk ve ergenlik dönemi:
İlaç dışı tedaviler mümkün olduğunca ön planda tercih edilmelidir. Atak tedavisi için 6-11 yaş arasında ibuprofen ve asetaminofen, 12 yaş üstünde sumatriptan sprey kullanılabilir. Atak önlenmesinde ise flunarizin ve propranolol kullanılabilir. Bulantı ve kusması olanlara domperidon eklenebilir
- Menstrual Migren:
Ataklarda triptan, ergotamin ve ağrı kesiciler kullanılır. Atak önlenmesi için naproksen, mefenamik asit, triptanlar, transdermal estradiol kullanılabilir.
- Status Migren:
72 saatten daha fazla süren ataklar status migren olarak kabul edilirler. Damardan serum tedavisi, ilaç detoksifikasyonu, ağrının kontrolü için damardan ilaçlar ile atak önleyici ilaçların verilmesi tedavinin temel ilkeleridir. İlaç olarak proklorperazin, metoklopramid,, deksametazon, diazepam, ketorolak, opioidler ve klorpromazin uygulanabilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Genel Sorular
- Baş ağrısı neden olur? Baş ağrısı, stres, uyku düzensizlikleri, düzensiz beslenme gibi birçok nedenle ortaya çıkabilir. Kronik (ömür boyu süren) tekrarlayıcı baş ağrıları ve patolojiye (hastalığa) bağlı baş ağrısı olarak iki ana grupta incelenir.
- Baş ağrıları tehlikeli midir? Her baş ağrısı tehlikeli değildir, ancak bazı baş ağrıları ciddi sağlık sorunlarının belirtisi olabilir. Özellikle ani, şiddetli baş ağrıları ve nörolojik belirtilerle birlikte olan baş ağrıları ciddiye alınmalıdır.
Migrenle İlgili Sorular
- Migren nasıl anlaşılır? Migren genellikle şiddetli, tek taraflı ve zonklayıcı baş ağrısı olarak kendini gösterir. Işık hassasiyeti, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler migrenin tipik özelliklerindendir. Migreni andıran şikayetleri olan bireyde beyine yönelik radyolojik görüntüleme (MR ya da tomografi) yapılmadan sadece şikayetler baz alınarak migren teşhisi koyulmaz. Baş ağrısı olan bireyde öncelikle radyolojik görüntüleme yapılır ve görüntüleme sonucunda beyinde baş ağrısına sebep olacak sorun olmadığı tespit edildikten sonra hastaya migren teşhisi koyulur.
- Migren tedavisinde hangi yöntemler kullanılır? Migren tedavisinde ağrı kesiciler, migrene özgü ilaçlar (triptanlar, ergot türevleri), bulantı önleyici ilaçlar, opioidler ve nöroleptikler gibi ilaçlar kullanılır. Ayrıca, yaşam tarzı değişiklikleri ve alternatif tedavi yöntemleri de etkili olabilir.
Sekonder Baş Ağrıları Hakkında Sorular
- Beyin tümörü baş ağrısına neden olabilir mi? Evet, beyin tümörleri baş ağrısına neden olabilir. Bu tür ağrılar genellikle sabahları daha şiddetli hissedilir.
- Enfeksiyonlar baş ağrısına yol açar mı? Menenjit gibi beyin zarlarını etkileyen enfeksiyonlar, çok şiddetli baş ağrısına ve yüksek ateşe neden olabilir. Ense sertliği de bu gibi durumlarda sıkça görülür.
Tedavi ile İlgili Sorular
- Ağrı kesiciler ne kadar güvenlidir? Tüm ilaçlarda olduğu gibi ağrı kesici kullanımı da yan etkiye sebep olabilir. Yan etki gelişme ihtimali genel olarak düşük olmakla birlikte bu durum kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Ağrı vücut için bir sinyal görevi gördüğü için mümkün olduğunca ağrıları kesmemek gerekir. Eğer dayanılmayacak kadar şiddetli (ağlatan tarzda) ağrı var ise böyle anlarda bir adet ağrı kesici alınabilir ama bunun dışında mümkün olduğunca ağrı kesicilerden uzak durmak gerekir. Unutulmamalıdır ki uzun zaman insanların sorgulamadan kullandığı birçok ilaç bir takım yan etkilerin tespit edilmesi ile toplatılmakta ve firmalara ciddi tazminat davaları açılmaktadır. (https://www.bbc.com/turkce/haberler/2011/11/111123_merck#:~:text=Bir%20d%C3%B6nem%20g%C3%B6zde%20bir%20ila%C3%A7,tedavisi%20i%C3%A7in%20piyasaya%20s%C3%BCr%C3%BClmesinden%20kaynaklan%C4%B1yor.). Yukarıdaki linke tıkladığınızda bunun örneğini göreceksiniz. kısa süreli kullanımda güvenlidir, ancak uzun süreli ve sık kullanımı baş ağrısını artırabilir ve başka sağlık sorunlarına yol açabilir.
- Baş ağrısı için alternatif tedavi yöntemleri nelerdir? Yaşam tarzı değişiklikleri, tetikleyicilerin farkında olma ve kaçınma, akupunktur, fizik tedavi, nöralterapi, botoks, magnezyum, biorezonans ve biyogeribildirim migren tedavisinde alternatif tedavi yöntemleridir. Bu tarz tedavilerde yan etki olma ihtimali ağrı kescilerden ve diğer ilaçlardan daha düşüktür.
Diğer Sorular
- Baş ağrısı ne zaman doktora gitmeyi gerektirir? Baş ağrısı ani ve şiddetli ise, nörolojik belirtiler eşlik ediyorsa veya ağrı kesicilere yanıt vermiyorsa, doktora başvurulmalıdır.
- Baş ağrısını önlemek için neler yapabilirim? Stres yönetimi, düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve yeterli su tüketimi, baş ağrısını önlemede etkili olabilir.
Baş ağrısı, günlük yaşamda sıkça karşılaşılan bir sorun olsa da, bazen altta yatan ciddi bir sağlık sorununun belirtisi olabilir. Baş ağrısının türünü ve şiddetini doğru değerlendirmek, gerektiğinde bir sağlık profesyoneline danışmak hayati önem taşır. Unutulmamalıdır ki, erken teşhis ve tedavi, yaşam kalitesini artırır ve olası komplikasyonları önler. Bu nedenle, baş ağrısını hafife almamak ve sağlığınızı ciddiye almak her zaman en doğru yaklaşım olacaktır.