
Hipersomni (Aşırı Uykululuk) Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi
Aralık 5, 2024
Beyin Kanaması Riskleri ve Sıcak Havaların Etkileri
Aralık 15, 2024Beyin kanaması, beyin damarlarının ya da beyin zarına ait damarların yırtılması sonucu oluşan kanamaların genel adıdır. Kanama ayrıca kafatasına ait kemikten de kaynaklanabilir ve beyne baskı yapabilir. Kemikten kaynaklanan kanamalar dura adlı beyin zarına ve dolayısı ile beyne baskı yaparak sorun oluştururlar. Bu durum tam bir beyin kanaması olmamakla beraber beyin kanaması başlığı altında incelenir. Beyin kanaması bizzat beynin içerisinde (intraserebral), beyin içerisindeki ventrikül adlı boşluklarda (intraventriküler), beynin araknoid adlı kılıfının altında (subaraknoid), beyinin dura adlı kılıfının altında altında (subdural) ve beyin dura adlı kılıfının üstünde (epidural) gibi farklı türlerde görülebilir. Bu türlerin tümü kabaca beyin kanaması adlı hastalığa dahil edilebilir fakat yukarıda da belirtildiği gibi dura adlı kılıfın üzerindeki epidural kanama aslında beyin kanamasının tam karşılığı değildir. Beyin kanaması, ani ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkarak, ciddi sakatlıklar veya ölüme yol açabilir. Bu yazıda beyin kanaması belirtileri, çeşitleri, teşhis yöntemleri ve tedavi süreçleri hakkında detaylı bilgi sunacağım.

Beyin Kanamasının Türleri
Beyin kanaması, meydana geldiği bölgeye göre çeşitli türlere ayrılır. Beyin kanaması beynin içerisinde (intraserebral), beyin içerisindeki boşluklarda (intraventriküler), beynin araknoid adlı kılıfının altında (subaraknoid), beyinin dura adlı kılıfının altında altında (subdural) ve beyin dura adlı kılıfının üstünde (epidural) gibi 4 farklı türe ayrılır.
- Epidural Kanama
Beynin dışında 3 kat zar tabakası bulunmaktadır. Bunları dıştan içe doğru sıralayacak olursak dura, araknoid ve pia şeklinde bir düzen olduğunu görürüz. Dura bunlardan en kalın olanıdır ve kafatasına yapışıktır. Araknoid ise ince şeffaf bir yapıda olup araknoid tabakanın altında beyin omurilik sıvısı bulunur. Pia ise beyine yapışık ve ince bir tabakadır. Dura diğerlerine göre oldukça kalın ve sağlam olup duranın kendisine ait damarlar da bulunmaktadır. Epidural kanamada duranın damarlarının yırtılması ya da kafatası kemiğinin kırılması nedeni ile kanama olur. Hemen daima kafa travması nedeni ile oluşan epidural kanamada kan kemik ile duranın arasına sızar yani aslında kan beyne temas etmemektedir. Beyine temas eden kan olmasa bile oluşan kanama duraya ve dolayısı ile duranın altındaki beyine baskı yaptığı için ciddi sorunlara yol açabilir. Bazen hızlıca büyüyen kanama kişinin ölümüne bile yol açabilir. Epidural kanamada kan genellikle atar damar kaynaklıdır. Kafa travması sonrası sık görülen bir kanama olup kalınlığı 1 cm ve daha fazla olan kanamalar diğerlerine göre daha tehlikelidir. Eğer hastanın muayenesinde bilinçte bozulma vb. durum varsa kalınlığı ne olursa olsun ameliyat gerekebilir. Sonuç olarak epidural kanamada tedavi yöntemi hastanın muayenesi ve kanamanın kalınlığına göre belirlenir. Hızlı müdahale gerektiren durumlar sıkça ortaya çıkabilir.
- Subdural Kanama
Dura adlı kılıfın altında olan bir kanamadır yani kan beyin ile temas halindedir. Subdural kanamalar da genellikle kafa travmasından sonra görülmekle birlikte bazen de kafa travması olmaksızın oluşabilmektedir. Yaşlılarda travma şiddeti hafif bile olsa subdural kanama görülebilmektedir. Subdural kanamada genellikle beynin yüzeyinde bulunan asıcı ven ya da köprü ven adı verilen toplar damarların yırtılmasına bağlı kanama olmaktadır. Yaşla birlikte beyin küçüldüğü için köprü venlerde gerilme olur. Bu gerilme nedeni ile damarlar daha kolay yırtılabilmektedir. Bazen de dura adlı kılıfta atardamar ile toplardamar arasında doğumsal bir anomaliye bağlı subdural kanama görülebilir. Arteriyovenöz fistül adı verilen bu anomalide kanama travma olmadan da meydana gelebilir ve kişiyi hızlıca komaya sokabilir. Subdural kanama diğer türlerden farklı olarak kronik şekilde de ortaya çıkabilir. İnce toplar damarların yırtılmasına bağlı oluşan kronik subdural kanamada kanama oldukça yavaş bir şekilde artar. Yavaş yavaş büyür ve beynin yüzeyini yeni damar oluşumuna yol açan bir membran kaplamaya başlar. Oluşan yeni damarlar son derece kırılgan damarlardır ve bu kırılgan damarlardan da yeniden kanama olur. Oluşan yeni kanama ise membran oluşumunu artırır. Sonuç ise bir kısır döngüdür. Subdural kanamada tedavi seçeneği hastanın muayenesi ve kanamanın kalınlığına göre belirlenir. Hızlı müdahale gerektiren durumlar sıkça ortaya çıkabilir.
- Subaraknoid Kanama
Halk arasında ‘’Ebru Gündeş Hastalığı’’ olarak da bilinir. Beynin araknoid adlı zar tabakasının altında oluşan kanamaların genel adıdır. Bu kanama türünde kan direk olarak beyin ile temas halindedir. Kafa travmasından sonra ince damarların yırtılmasına bağlı hafif düzeyde olabileceği gibi travmanın şiddetine göre hastanın durumu da kötüleşebilir. Travma sonrası görülen subaraknoid kanamalar genellikle ciddi soruna yol açmazlar. Subaraknoid kanamaya yol açan bir diğer sorun ise anevrizmadır. Anevrizma atar damarda meydana gelen baloncuktur ve nadiren toplar damarda da oluşabilir. Bazen de atardamar ile toplardamar arasında doğuştan olan fistül adlı yapının yırtılması sonucu ortaya çıkabilir. Bir diğer damarsal sorun olan arteriovenöz malformasyonda da subaraknoid kanama görülebilir. Bazen de beyindeki araknoid kist adını verdiğimiz içi su dolu kist içerisindeki damarın genellikle travmaya bağlı yırtılması sonucu oluşur. Anevrizma, arteriovenöz malformasyon ya da arteriovenöz fistüle bağlı olan subaraknoid kanamalar epidural ve subdural kanamalara göre daha tehlikelidir ve hızlıca müdahale gerekir. Subaraknoid kanamada oluşan bir diğer tehlikeli durum ise hidrosefalidir. Kan ürünleri beyin omurilik sıvısının dolaştığı kanallarda tıkanıklığa sebep olup ani şekilde hidrosefaliye sebep olabilir. Bu gibi durumlarda hızlıca cerrahi müdahale gerekir.
- İntraventriküler Kanama
Beynin ventrikül adı verilen boşluklarında kanama olmasıdır. Bu gibi kanamalar hem intraserebral kanama grubuna hem de subaraknoid kanama grubuna dahil edilebilir. Bu türde kan direk olarak beyin ile temas halindedir. Ventrikül adlı boşluklarda beyin omurilik sıvısı bulunur ve dolayısı ile ventriküller aslında subaraknoid aralık ile irtibat halindedir. Bu nedenle bazı subaraknoid kanamalar-örneğin anevrizmaya bağlı subaraknoid kanama- ventrikül içine açılabilir. Bazen de intraserebral kanama ventrikül duvarının komşuluğunda gelişip ventriküle açılabilir. Bazen de kanama direkt olarak ventrikül içinde başlayabilir. İster subaraknoid kanamaya ister intraserebral kanamaya bağlı olsun, intraventriküler kanamalar son derece tehlikeli kanamalar olup hızla müdahale etmek gerekir.
- İntraserebral Kanama
Kanamanın epidural, subdural, subaraknoid ya da intraventriküler olmayıp beyin dokusunun içinde olmasına intraserebral kanama adı verilir. Bu grup kanamalar genellikle beyin içerisinde seyreden damarların yırtılmasına bağlı oluşur. Damar yırtılması herhangi bir hastalık olmadan yüksek tansiyona bağlı gelişebileceği gibi ayrıca tümör, AVM (arteriovenöz malformasyon), kavernom, beyin damarına pıhtı atması vb. bir durum nedeniyle oluşabilir. Bu tarz kanamalar bazen de beyincikte oluşabilir ve yine intraserebral kanama grubuna dahil edilir. Beyincikte oluşan kanamalar beyindekine göre daha tehlikelidir. Bunun sebebi beyinciğin bulunduğu posterior fossa adlı boşluğun hacminin dar olması ve kanamanın hızlıca basıncı artırarak beyinciğin önünde bulunan beyin sapı gibi hayati bölgeye baskı yapmasındandır. Bazen kanama beyin sapının içinde oluşabilir ve tüm kanama türleri içindeki en tehlikeli olan tür beyin sapında olan kanamadır. Beyin sapı kanamaları genellikle ölüm ve/veya yatalak kalma ile sonuçlanır. Genel olarak intraserebral kanamalarda diğer türlere göre ölüm oranı ve felç olma oranı diğer türlere göre daha yüksektir. Sebebi ne olursa olsun bu grup kanamalar oldukça tehlikeli kanamalardır ve hızlıca müdahale etmek gerekir. Hastanın muayenesi ve radyolojik görüntülemelerine göre karar vermekle birlikte hacmi 30 cc’nin üzerinde olan kanamalarda ameliyat gerekebilir.
Beyin Kanamasının Nedenleri
Beyin kanamasının en önemli nedenleri arasında kafa travmaları, yüksek tansiyon, beyin damarında anevrizma adı verilen baloncuk olması, arteriyovenöz fistül ve arteriovenöz malformasyon gibi kan damarı anomalileri, amiloid anjiopati gibi damar yapısını bozan hastalıklar, kanama bozuklukları, kan sulandırıcı ilaç kullanma, beyin tümörü, kavernom ve araknoid kist yer alır. Bu faktörler, beyin kanaması riskini artıran başlıca etmenlerdir.
Risk Faktörleri
-
Kafa travması
-
Kafaya darbe alınarak yapılan sporlar (futbol, boks vb.)
-
Sigara, alkol, uyuşturucu başta olmak üzere vücuda zararlı her türlü kimyasal madde
-
Yüksek tansiyon
-
Beyin damarlarında anevrizma, arteriovenöz malformasyon ya da arteriyovenöz fistül gibi anomali olması
-
Diyabet, kolesterol, amiloid anjiyopati, vaskülit vb. damar yapısını bozan sistemik hastalıklar
-
Kan sulandırıcı ilaçlar
-
Kanın pıhtılaşma zamanını uzatan Hemofili gibi genetik hastalıklar
-
İdiyopatik trombositopenik purpura vb. otoimmün hastalıklar
-
Kanda trombosit sayısını azaltan hastalık ve ilaçlar
-
Beyinde tümör ya da kist olması
-
Beyinde kavernom adlı lezyon olması
Beyin Kanaması Belirtileri
Beyin kanaması belirtileri, kanamanın türüne, boyutuna, yerine, eşlik eden travma varsa travmanın şiddetine ve etkilenen doku miktarına göre değişiklik gösterir. Belirtiler aniden veya zamanla gelişebilir. Ani gelişen kanamalar hastanın durumu hızlıca bozar. Yavaş gelişen kanamalar ise uzun süre belirti vermeyebilir. Beyin kanaması belirtileri arasında baş ağrısı, bilinç bozukluğu, uykuya meyil, koma, bulantı, kusma, baş dönmesi, epilepsi atağı, hafıza kaybı ve beyin işlevlerinde bozukluk (felç olma) bulunmaktadır. Baş ağrısı eğer ‘’hayatımdaki en şiddetli baş ağrısı’’ dedirten türde ise bu durumda subaraknoid kanama akla gelmelidir. Bunun dışında diğer kanama türlerinde de baş ağrısı görülebilir. Bulantı ve kusma olması kafa içi basıncın artmasından kaynaklanmaktadır. Bazen de beyincikte olan kanamalar bulantıyı tetikleyen bir merkeze baskı yapıp bulantı-kusmaya neden olabilir. Epilepsi nöbeti tüm kanama türlerinde görülebilir fakat beyincik ve beyin sapı kanamalarında epilepsi nöbeti genellikle beklenen bir durum değildir. Hafıza kaybı da tüm kanama türlerinde görülebilir. Şuur kaybı ise dalgalı seyredebilir ve travmaya bağlı kanamalarda lucid interval adlı dalgalı seyire neden olabilir. Beyin fonksiyonlarında bozulma ise kanamanın boyutu, türü, yerleşim yeri vb. durumlara göre görülebilir. Örneğin beynin sağ tarafından beyne baskı yapan kanamalar vücudun sol tarafında felce neden olabilir. Felç sadece kol ve bacakta olmayıp görme bozukluğu, çift görme, konuşma bozukluğu vb. şekilde de görülebilir. Bazen kronik subdural kanamalarda kanama yavaş yavaş geliştiği için hareketlerde yavaşlama, idrar kaçırma ve kişilik değişiklikleri gibi daha farklı belirtiler görülebilir. Baş dönmesi de kafa içi basıncın beyin kanlanmasına olan etkisinden kaynaklanabileceği gibi beyincikte olan bir kanamanın neticesinde ortaya çıkabilir. Bu belirtiler arasında en tehlikeli olan ve durumun ciddiyetini en iyi gösteren bilinç düzeyidir. Toparlayacak olursak beyin kanaması belirtileri;
- Baş ağrısı
- Bilinç bozukluğu
- Uykuya meyil
- Koma
- Bulantı-kusma
- Baş dönmesi
- Epilepsi atağı
- Hafıza kaybı ve beyin işlevlerinde bozukluk (felç olma)
- Görme bozukluğu
- Çift görme
- Konuşma bozukluğu
- Hareketlerde yavaşlama, dengesizlik
- İdrar kaçırma
- Kişilik değişiklikleri
Beyin Kanaması Nasıl Teşhis Edilir?
-
Muayene
Acil servise ya da normal polikliniğe beyin kanamasını düşündüren bulgular ile başvuran hastaya hızlı bir nörolojik muayene yapılır. Beyin kanamasına yönelik en spesifik muayene bulgusu ani ve çok şiddetli baş ağrısının ardından meydana gelen ense sertliğidir. Bu gibi durumlarda akla anevrizma nedeni ile oluşan subaraknoid kanama gelmelidir. Bunun dışında direkt olarak beyin kanamasını düşündürecek muayene bulgusu yoktur. Buna rağmen hastaya hızlıca kaba bir nörolojik muayene yapılır. Göz bebeklerinin çapları arasında fark olması muayenede tespit edilebilen en tehlikeli bulgulardan biridir. Bu duruma anizokori adı verilir. Beyin kanaması olan bir hastanın muayenesinde anizokori tespit edilmesi genellikle hastanın hızlıca ameliyata alınmasını gerektirecek bir bulgudur.
-
Radyolojik görüntüleme
Teşhis için mutlaka radyolojik görüntüleme gereklidir. Kullanılan görüntüleme yöntemleri arasında bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR) ve dijital substraktif anjiyografi (DSA) yer alır. Beyin kanamasında en değerli görüntüleme yöntemlerinden birisi BT’dir. Özellikle kanamanın erken döneminde MR’a göre daha hızlı sonuç verir. Kafa travmasında ilave olarak kafatasında olan kırıkları da gösterir. MR da kanamayı gösterebilen bir yöntemdir fakat görüntüleme yapılması BT’ye göre daha fazla zaman aldığı için beyin kanaması düşünülen hastada genellikle ilk tercih edilen görüntüleme yöntemi değildir. Eğer hastada tümör, kist, kavernom vb. bir duruma bağlı oluşan bir kanama varsa bu durumda MR daha değerli bilgiler verir. Her iki yöntem ile ayrıca damarlara yönelik görüntüleme de yapılabilmektedir. BT anjiyografi ya da MR anjiyografi adı verilen bu yöntemler ile hızlıca damarlara yönelik anormallikler tespit edilebilir. Acile başvuran hastalarda hemen daima BT anjiyografi tercih edilmektedir. DSA ise beyin kanamasının tespit edilmesinin ardından damarlara yönelik anormallikleri daha detaylı olarak tespit edilen görüntüleme yöntemidir. Özellikle anevrizma, arteriovenöz malformasyon, arteriyovenöz fistül gibi durumlarda hem teşhis koyar hem de damar anomalisinin içeriden kapatılarak tedavi edilmesini sağlar.
Beyin Kanaması Tedavisi
Beyin kanamasında tedavi yöntemi kanamanın türüne, oluş sebebine, hastanın muayenesine, radyolojik görüntülerine, yaşına, ek hastalıklarına ve kullandığı ilaçlara göre değişiklik gösterir. Tedavi yöntemleri şu şekildedir;
1- Ameliyat Dışı Tedavi Seçenekleri
- İzlem: Travma sonucu oluşan beyin kanamalarında kanamanın hacmi düşük ise ve hastanın genel muayenesi normal ise; örneğin hastanın bilinci açık ise, herhangi bir felç bulgusu yok ise, epilepsi nöbeti geçirmiyor ise bu durumda hastaya herhangi bir müdahale yapmadan durumu takip edilebilir. Travma olmaksızın kendiliğinden gelişen kanamalarda eğer kanamanın sebebi tespit edilemiyorsa ve kanamanın hacmi düşük ise, bu gibi durumlarda da hastanın genel muayenesi normal ise ve felç bulgusu yok ise aynı şekilde hastaya herhangi bir müdahale yapmadan takip edilebilir. Takip esnasında ara ara radyolojik görüntüleme yapılıp kanamanın boyutu kontrol edilebilir. Hacmi düşük kanamalar genellikle ilerleyen günlerde ya da haftalarda kendiliğinden kaybolabilirler. İzlem esnasında hastanın durumuna ve kanamanın türü ve boyutuna göre bazı ilaçlar verilebilir. İlaçlar ayrı bir başlıkta özetlenecektir.
- Pozisyon: Beyin kanaması geçiren hastalarda başın yaklaşık 30 derece yüksekte olması istenir. Bunu sebebi beyindeki kirli kanın toplar damarlar vasıtası ile kalbe daha rahat dönmesidir.
- Emboli çorabı: Beyin kanaması geçiren bir hastada felç varsa ya da hasta komada ise bu durumda bacaklarını hareket ettiremez. Bacakların hareketi azalırsa bu durumda toplar damarlardaki kan akımı yavaşlar. Kan akımı yavaşlar ise kanın damar içinde pıhtılaşma ihtimali artar. Pıhtı oluşursa bu durumda vücuda pıhtı atar ve hastanın durumu daha da ağırlaşır.
- İlaçlar: İster travmaya bağlı ister farklı bir sebebe bağlı oluşan beyin kanamalarında hastaya ilaç vermek gerekebilir. İlaç vermekteki amaç kanamayı durdurmak değildir; amaç kanamanın neden olduğu ikincil sorunların önüne geçmektir. Verilen ilaçlar şunları içerir;
i) Antiepileptik ilaçlar: Sebebi ne olursa olsun hemen her beyin kanamasında potansiyel olarak epilepsi nöbeti geçirme ihtimali bulunduğu için genellikle beyin kanaması olan hastalara nöbet geçirmemiş olsa bile bu ihtimali azaltmak için antiepileptik ilaçlar verilir. Verilen ilaçlar genellikle zaman içerisinde doktor kontrolünde kesilir. Bazen de hasta ilaç kesilince nöbet geçirir ve bu durumda ilacı ömür boyu kullanmak gerekebilir.
ii) Ödem azaltıcı ilaçlar: Beyin kanaması olduğunda kanamaya ek olarak beyinde ödem ve kafa içi basınç artışı da bulunabilir. Bu gibi durumlarda ödem sökücü ve kafa içi basıncı düşürmeye yardımcı ilaçları vermek gerekebilir. Bu ilaçlara örnek olarak kortizon, mannitol ve furosemid adlı ilaçlar verilebilir. Bu ilaçları verirken hastanın tansiyonu, böbrek fonksiyon testleri, kan şekeri düzeyi, vücuttaki elektrolitlerin düzeyi de kontrol edilerek doz ayarlaması yapılır.
iii) Anestezik ilaçlar: Beyin kanaması olan hastalarda bazen beyine çok baskı olur ve bu durum beyni olumsuz olarak etkiler. Bu olumsuzluğun sebebi kanın bizzat beyne baskı yapması ya da kafa içi basıncın artmasıdır. Her iki durumda da beyin baskı altında kalır. Beynin baskı altında kalması beyne gelen kan miktarında azalmaya sebep olur. Dolayısı ile beyin metabolizmasını azaltmak bu olumsuzluğu azaltabilir. Anestezik ilaçlarla kişi kontrollü olarak uyutulur yani kontrollü olarak kişi komaya sokulur. Bu şekilde beyin metabolizması ve dolayısı ile beynin kan ihtiyacı azaltılmış olur. Kan ihtiyacı azalan beyin bu olumsuz durumda daha az zarar görür.
iv) Semptomatik ilaçlar: Beyin kanaması geçiren hastada baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kişilik bozuklukları, asabiyet, halüsinasyon görme, tansiyonda yükselme, kabızlık vb. olabilir. Bu gibi durumlarda şikayetleri azaltmaya yönelik ilaçlar verilebilir. Bu ilaçların hiçbirisi kanamayı azaltmaz ya da beyinde hasar varsa hasarı düzeltmez. Bu grup ilaçlar sadece şikayetleri azaltabilir. Eğer şikayet çok şiddetli değilse bu grup ilaçları almamak daha iyi olur. Eğer şikayetler çok şiddetli ise, örneğin çok şiddetli baş ağrısı varsa o zaman ağrı kesici alınabilir. Tansiyon ve nabız problemleri de direkt olarak beyni etkileyebilir ve kontrol altında tutmak gerekir. Ayrıca kan şekerinin de normal sınırlarda tutulması istenilen bir durumdur.
v) Kan sulandırıcı ilaçlar: Beyin kanaması geçiren bir hastaya normalde kan sulandırıcı ilaç verilmez çünkü kan sulandırıcı ilaçlar kanamayı artırırlar. Beyin kanaması ile başvuran hastada günler içerisinde kanama kontrol altına alındığı zaman hastaya kontrollü olarak kan sulandırıcı ilaç vermek gerekebilir. Özellikle yoğun bakımda komada yatan hastalarda vücutta hareketsizlikten ötürü kan akımı yavaşlar ve kanın pıhtılaşma ihtimali artar. Bu gibi durumlarda hastaya doktor kontrolünde kan sulandırıcı ilaç verilebilir.
vi) Serumlar: Beyin kanaması geçiren hastalarda beslenme yetersizliği oluşabilir. Hastaya beslenme hemen daima ağızdan verilmek istense de olayın başlangıç döneminde bu pek mümkün olmayabilir. Bu gibi durumlarda damardan serum ve TPN adlı besleyici sıvı verilebilir. İlerleyen günlerde hastanın durumu düzelirse damardan verilen sıvılar kesilip ağızdan beslenmeye geçilir. TPN adlı sıvı genellikle 3 günden fazla verilmez ama duruma göre süre uzatılabilir. Eğer hastanın ilerleyen günlerde durumu düzelmezse ve ağızdan gıda alamamaya devam ederse bu durumda hastaya nazogastrik sonda adlı plastik boru burundan takılır. Bu boru ile besinler mama şeklinde burundan mideye gönderilebilir. İlerleyen günlerde hastanın durumu düzelir ve hasta ağızdan almaya başlarsa nazogastrik sonda çıkartılır. Nazogastik sonda genellikle 2 haftadan sonra çıkartılır çünkü burunda tahrişe sebep olmaktadır. Eğer ilerleyen günlerde hastanın durumu düzelmez ve ağızdan besin alamaz ise bu durumda gastrostomi adlı cerrahi işlem yapılır. Bu işlem ile mide düzeyinde cilde bir delik açılır ve ciltten plastik sonda mideye ulaştırılır. Burada amaç besinlerin mideye kolayca ulaştırılmasıdır.
vii) Antibiyotikler: Beyin kanaması geçiren ve yoğun bakımda solunum cihazına bağlı olarak takip edilen hastalarda solunum cihazına bağlılık nedeni ile solunum yolu enfeksiyonu gelişebilir. Ayrıca yatalak hastalarda aynı pozisyonda yatmaktan dolayı yatak yaraları açılabilir. Bu gibi durumlarda hastaya antibiyotik vermek gerekebilir. Eğer hastaya EVD adlı sistem ameliyatı yapıldı ise bu durumda da hastaya antibiyotik tedavisi verilir.
viii) Lavman: Beyin kanaması geçiren ve yatalak olan hastalar bazen hareketsizlik nedeni ile kabızlık yaşayabilirler. Bu gibi durumlarda ağızdan verilen kabızlık ilaçları işe yaramaz ise lavman adı verilen işlem ile kabızlık tedavi edilir. - İdrar sondası: Beyin kanaması yaşayan hastalarda idrar yapamama durumu oluşabilir. Bazen de idrar hastanın genital bölgesinde tahrişe neden olabilir. Bu gibi durumlarda hastaya idrar sondası takmak gerekebilir. Özellikle mannitol verilen hastalarda idrar sondası takılarak hastanın aldığı ve çıkardığı sıvının miktarı daha iyi takip edilebilir.
- Havalı yatak ve yara merhemleri: Beyin kanaması geçiren ve yatalak olacak düzeyde felç olan hastalarda sürekli aynı pozisyonda yatmaktan dolayı yatak yarası açılabilir. Havalı yatak ile yatak yarasının açılma ihtimali azalır. Yara oluşmuş ise bu durumda hastaya yara bakımı ve iyileşmesi için merhemler sürülür.
2) Cerrahi Tedavi
Beyin kanamasında bazen de cerrahi tedavi gerekmektedir. Uygulanacak cerrahinin türü kanamanın türüne ve sebebine göre değişmektedir. Burada kanamanın türlerine göre yapılan ameliyat türleri özetlenecektir.
- Epidural kanama ameliyatı: Epidural kanamada kan kemik ile dura adlı kılıf arasındadır. Ameliyatta cilt kesilerek açılır ve kafatasına ulaşılır. Ardından kafatası aletlerle gereği kadar kesilerek açılır. Kafatası kesme işlemine kraniotomi adı verilir. Bu şekilde kemiğin altındaki ve duranın üzerindeki kana ulaşılır. Kan aspiratör yardımı ile emilir. Kanayan damarlar yakılarak durdurulur. Kanın yaptığı baskı nedeni ile çöken dura adlı zar dikişlerle kemiğe asılır. Kemik tekrar yerine koyulur ve ipek ipliklerle ya da platinlerle sabitlenir. Cilt altına dren koyulur ve cilt kapatılarak ameliyat sonlandırılır. Bu şekilde kafatasını keserek epidural kanama boşaltma ameliyatına ‘’kraniotomi ile epidural kanama ameliyatı’’ adı verilir.
- Subdural kanama ameliyatı: Subdural kanamada iki türlü ameliyat yöntemi vardır. Eğer kanama ani olarak başlarsa kraniotomi ile epidural kanama ameliyatındaki gibi yapılarak ameliyat gerçekleştirilir. Bu şekilde yapılan subdural kanama ameliyatına ‘’kraniotomi ile subdural kanama ameliyatı’’ adı verilir. Bu ameliyatta kanama kemik kesilip duraya ulaşılır. Dura açıldığında beyinin yüzeyini kaplayan kana ulaşılır. Kan aspiratörler yardımı ile emilir. Aktif kanama varsa durdurulur. Sonra dura adlı zar kapatılır. Bazen beyin zarı beyindeki ödemden dolayı katılamayabilir. Bu gibi durumlarda cilt altından alınan doku ile beyin zarına yama yapılır. Bu işleme duraplasti adı verilir. Kemiği kapama aşamasında eğer beyinde çok ödem varsa kemik yerine koyulmaz. Bu gibi durumlarda kemik karında ya da bacakta cilt altına gömülür. Hastanın durumunda göre ilerleyen zamanlarda karın ya da bacakta cilt altına gömülen kemik tekrar ikinci bir ameliyat ile yerine koyulur. Bu kemik koyma ameliyatına kranioplasti adı verilir. Eğer kanama kronik subdural hematom ise yani yavaş yavaş büyüyen türde ise bu durumda ameliyat yine kraniotomi ile subdural kanama ameliyatı yapılabilir yani kafatası kesilerek açılıp kanama boşaltılabilir. Kronik subdural kanamada ikinci bir ameliyat yöntemi daha vardır. Bu yöntemin adı burr hole ile subdural kanama ameliyatıdır. Bu yöntemde kafatası kesilerek açılmaz. Bunun yerine kanamanın olduğu bölgede cilt kesilir, kafatası kemiğine ulaşılır, kemiğe bir adet delik açılır. Bu deliğe burr hole adı verilir. Delik açıldıktan sonra dura adlı beyin zarına ulaşılır. Dura adlı zar da delik içerisinden delinerek kanamaya ulaşılır. Kanama bu delikten boşaltılır. Bu yöntemde bazen 2 delik açılarak kanama 2 farklı delikten de boşaltılabilir. Kanama boşaltıldıktan sonra deliğin olduğu yere cilt altı dren adlı plastik boru yerleştirilir ve eğer içeride ulaşılamayan bir kanama olursa bu şekilde kanın drene akması amaçlanır. Dren koyulduktan sonra cilt kesisi kapatılır ve ameliyat sonlandırılır.
- Subaraknoid kanama ameliyatı: Travma harici kendiliğinden gelişen subaraknoid kanamalarda eğer beyinde kanamaya sebep olacak bir damarsal problem varsa -örneğin anevrizma varsa- bu gibi durumlarda kanamaya sebep olan probleme yönelik ameliyat yapılabilir. Bu ameliyatta yine kraniotomi adlı kafatasını kesme işlemi yapılır, beyinde kanamaya sebep olan bölgeye ulaşılır, problemli bölgede tekrar kanama olmaması için gerekli müdahale yapılır (örneğin anevrizmada klips adlı alet ile anevrizma kapatılır), sonra kesilen kemik yerine koyulur ve cilt kapatılarak ameliyat sonlandırılır.
- İntraventriküler kanama ameliyatı: İntraventriküler kanamalar bölge olarak beynin tam olarak ortasında bulunan kanamalardır. Genellikle bu gibi kanamalarda kanama boşaltılması yapılmaz. Eğer intraventriküler kanamaya eşlik eden intraserebral kanama varsa bu gibi durumlarda kanamayı boşaltmaya yönelik ameliyat yapılabilir. Bu ameliyat kraniotomi adı verilen kemik kesme yöntemi ile yapılır ve gereğinde ameliyat bitiminde kemik karın ya da bacakta cilt altına koyulabilmektedir. İntraventiküler kanamalarda çoğu zaman yapılan ameliyat türü EVD adlı sistemin beyine yerleştirilmesi ameliyatıdır. İntraventiküler kanamalarda beyin omurilik sıvısının akışı engellenebilir ve bu durumda hidrosefali adı verilen beyinde sıvı toplanması durumu oluşabilir. İşte bu sebeple intraventriküler kanamalarda EVD adlı sistem ventrikül içine yerleştirilir. Bu ameliyatta genellikle sağda ve bazen de solda başın üst ön tarafında cilt kesisi yapılır. Kafatasına ulaşılır. Kemiğe bir adet delik açılır. Delik içerisinden dura adlı zar delinir ve EVD adlı sistemin plastik borusu beyin içerisinden ventrikül adlı boşluğa gönderilir. Bu sayede beyin omurilik sıvısı borudan dışarıya bir tüp içerisine akıtılır. Sıvı akması ile kafa içi basınç azaltılır ve beynin zarar görmesi engellenir. İlerleyen günlerde EVD adlı sistem çıkartılır fakat bazen kalıcı olarak şant ameliyatı yapmak da gerekebilir.
- İntraserebral kanama ameliyatı: İntraserebral ameliyatında kraniotomi adlı kemik kesme işlemi yapılarak duraya ulaşılır. Dura açılır, beyne ulaşılır. Kanama beyinin içinde olduğu için uygun bölgeden girilerek beyinin içindeki kanamaya ulaşılır. Kanama boşaltılır. Sonra aktif kanama varsa durdurulur. Beyin zarı kapatılır. Bazen beyin zarı beyindeki ödemden dolayı katılamayabilir. Bu gibi durumlarda cilt altından alınan doku ile beyin zarına yama yapılır. Bu işleme duraplasti adı verilir. Ardından kemik yerine koyulur. Bazen kemik ödem nedeni ile yerine koyulamayabilir. Bu gibi durumlarda kemik karında ya da bacakta cilt altına yerleştirilir.
3) Cerrahi Dışı Tedaviler
- Endovasküler yöntem: Bu yöntemde beyin kanamasına sebep olan damarsal sorun -örneğin anevrizma- kasıktaki damardan ince kateter ile girilerek kapatılır. İnce kateter yardımı ile beyindeki sorunlu olan bölgeye ulaşılır. Sorunlu bölge damar içinden kapatılır ve böylece tekrar kanama riski ortadan kaldırılmış olur. Bu yöntem anevrizmalarda oldukça başarılıdır fakat yöntemin arteriovenöz malformasyonlardaki başarı şansı daha düşüktür.
- Gamma Knife: Eğer beyin kanamasına sebep olan lezyon arteriovenöz malformasyon ya da kavernom adlı damarsal sorun ise, bu gibi durumlarda Gamma Knife adlı ışın tedavisi uygulanabilir. Gamma Knife tedavisinde verilen ışın arteriovenöz malformasyondaki damarların zamanla büzüşerek kapanmasına sebep olur. Böylece tekrar kanama ihtimali ortadan kalkar. Gamma Knife yöntemi arteriyovenöz malformasyonunda çok başarılıdır fakat kavernomlarda başarı şansı daha düşüktür.
Beyin Kanaması Sonrası Yapılması Gerekenler
Beyin kanaması ameliyatı sonrası hastaların belirli düzenlemeler yapmaları önemlidir. Bu düzenlemeler arasında düzenli doktor kontrolü, tansiyonun normal sınırlarda tutulması, kan sulandırıcı ilaçların doğru dozda alınması, sigara ve alkol kullanımının bırakılması ve stresin azaltılması yer alır. Ayrıca, rehabilitasyon programları ve sağlıklı beslenme de iyileşme sürecini destekler.
Rehabilitasyon ve Fizik Tedavi
Rehabilitasyon, beyin kanaması geçiren hastaların iyileşme sürecinde önemli bir rol oynar. Fizik tedavi ve düzenli egzersiz programları, hastaların günlük işlevlerini yeniden kazanmalarına yardımcı olur. Kısmi felç geçirmiş hastalar için düzenli fizik tedavi, motor becerilerin yeniden kazanılmasına katkıda bulunur. Rehabilitasyon, hastaların bağımsız yaşam becerilerini geliştirir ve yaşam kalitesini artırır.
Beslenme ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Beslenme, beyin kanaması geçiren hastaların iyileşme sürecinde kritik bir rol oynar. Hastaların kırmızı etten kaçınarak beyaz et, bol su, meyve ve sebze ağırlıklı bir diyet tercih etmeleri önerilir. Tuz ve şekerli gıdalardan uzak durulmalı, Akdeniz diyeti gibi sağlıklı beslenme alışkanlıkları benimsenmelidir. Ayrıca, sigara ve alkol kullanımının bırakılması, beyin sağlığını korumak için önemlidir.
Beyin kanaması, hızlı teşhis ve doğru tedavi ile kontrol altına alınabilir. Erken müdahale ve düzenli bakım, hastaların yaşam kalitesini artırmada önemli rol oynar. Bu nedenle, beyin kanaması belirtileri fark edildiğinde derhal tıbbi yardım alınması hayati önem taşır. Beyin kanaması geçiren hastaların düzenli doktor kontrolleri ve yaşam tarzı değişiklikleri ile sağlıklı bir yaşam sürmeleri mümkündür.